Madde Ve Ruh

Marx, hakikatin yarısını söylemiştir: Gerçekten insanların hiç olmazsa yan yarıya maddi şartlara tabi olduğunu kimse inkâr edemez. Varlığımızdan ayrılmasına imkân olmayan vücudumuz beslenmek ister. Kimse midesine karşı gelemez. En büyük velî bile günde birkaç kere bir şeyler yemek mecburiyetindedir. Bu yeryüzünde mücerret ruh olarak yaşamak imkânsızdır. Herkes hastalık karşısında âciz kalır. Fizik tabiat bizi her […]

Daha fazla oku
İslami Kimlikten Milli Kimliğe: Din Yok Milliyet Var

Osmanlının sonlarında gelişen İslamcılık ve İslam kimliği as­lında milli yönsemeler içeren gelişmeler olarak görülmelidir. Yani bir kimlik olarak İslamlık, dini bir kimlikten ziyade milli bir kimlik olarak ortaya çıkmıştır. Cumhuriyet, milli içerik barındıran bu İslami kimliği, Türklüğü önceleyen bir milli kimliğe dönüştürmeye çalışmıştır. Özellikle Milli Mücadele döneminde halkta oluşan dini mensubiyet şuurunu, milli kimliğe tahvil […]

Daha fazla oku
Hilafet Kaldırıldı Ama Patrikhane Korundu

Lozan’da ele alınan önemli konulardan birisi de, Hilafet gibi uluslararası bir etkiye sahip bulunan Patrikhane (Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi) meselesiydi. Türk tarafı bir hıyanet ocağı olarak tavsif ettiği bu kurumun Türkiye’den çıkarılması taraftarıydı. Türk heyeti müzakereler sırasında özetle, Patrikhane’nin Fatih’ten beri kendisine tanınan yetkileri, sonradan siyasal amaçlarla kullandığım, son savaşta da düşmanla işbirliği yaptığım ileri […]

Daha fazla oku
M. Kemal Paşa Halife mi Olmak İstiyordu?

Karabekir’in anılarında anlattığına göre, kendisi de dâhil olmak üzere birçok mebus, M. Kemal’in Hilafet ve Saltanat’ı, en azından Hilafet’i kendi uhdesine alacağından endişe edi­yordu. Yine Karabekir’in anlattığına göre, M. Kemal’in Saltanat’ın ilgasına yönelik olarak hazırladığı ilk metinde, “Hanedan-ı Al-i Osman madum ve tarihe müntekildir.” hükmü ya­zılıydı. Yani “Osmanlı Hanedanı yok olmuştur.” K. Karabekir bu ifadeden […]

Daha fazla oku
Atatürk Diyor Ki: “Osmanlıca Kitap, Dergi ve Risaleleri Yurt Dışına Satın”

Harf devriminin ardından kesin bir yasaklama, baskı ve hatta cezalandırma süreci gelmemiş olsaydı bu kadar tahripkâr sonuçlar doğurmayacak, belki tamir edilebilecekti. Ancak yasaklama o kadar katı bir şekilde uygulandı ki, nefes alacak bir delik bırakılmadı. Bir başka deyişle olan sadece bir alfabe değişimi değil, bir alfabeyi tutundurabilmek için diğerini barbarca yok etme operasyonuydu. Ne yasaklama […]

Daha fazla oku
Bazı Sûre ve Âyetleri Okumanın Faziletleri

Peygamberimiz Aleyhisselam hadis-i şeriflerinde buyururlar ki: “Bakara ve Âl-i İmran sûrelerini okuyunuz! Çünkü onlar Kıyamet gününde iki bulut veya iki gölge, veya kanatları gerilmiş iki fırka kuş gibi gelecekler, okuyucularını savunacaklardır.” [1] “Evlerinizde Bakara sûresini okuyunuz. Çünkü şeytan içinde Bakara sûresi okunan eve giremez.” [2] “Şüphe yok ki, şeytan içinde Bakara sûresi okunan evden kaçar.” […]

Daha fazla oku
Batı Bataklığı

İslâm coğrafyasının birçok kıymetli beldesi, 1991’den beri bombardıman altında. Yirmi üç senedir neredeyse aralıksız devam eden bir acımasızlık ve acı. Biz şahitlik etmekten yorulduk. Ya yaşayanlar? Canlarından bezmiş midir? Kayıpları tam olarak bilen var mı? Yurdundan ayrılmak zorunda kalanları? Ege ve Akdeniz sularında boğulanları? Batı dünyasının kahredici ayrımcılığını biliyoruz. Her daim görüyoruz. Adalete uzak, menfaate […]

Daha fazla oku
Kırk Katır Mı Kırk Satır Mı?

Şark mesellerinde ‘kırk katır mı kırk satır mı?’ diye bir ifade vardır. Ölümlerden ölüm beğenmek anlamındadır. Tam biz de ölümlerin dört yolunda ve dört kavşağındayız. Alttan, üstten ve her yerden bela ve felaketler yağıyor. Rehinelerimizi IŞİD’den kurtardığımıza sevinirken irademizi ABD’ye kaptırıyoruz veya rehin veriyoruz. IŞİD ne diye konsolosluk çalışanlarımızı rehin aldı? Salaklığından olmalı. Ne diye […]

Daha fazla oku
Erasmus Değil, ‘Orgasmus’ Projesi!

Çağımızın cins düşünürlerinden Deleuze, postmodern durumun ‘insan coğrafyası’nı çok güzel resmeden bir tanımlamada bulunmuştu: Artık bütün sınırlar ortadan kalktı: Herkes ‘nomad’laştı / göçebeleşti. ONTOLOJİK EVSİZLİK’TEN KÜRESEL YERSİZ’LİĞE Postmodern zamanların en belirgin antropolojisi, bildik antropoloji paradigmasını yerle bir etmeye yetti: İnsan, küreselleşmeyle, dolayısıyla sınırların ortadan kalkmasıyla birlikte, yersizleşti: Yeryüzü, insanlık coğrafyası artık! Sınırların ortadan kalkması, insanın […]

Daha fazla oku
Fatih Sultan Mehmet Han Konuşuyor!

Beşyüz yıl önce bana kılıcımın hediyesi olan bu ülkenin semâlarında, bugün nail olduğum “ba’sü ba’de’l-mevt” sırriyle etra­fıma bakıyorum. İstanbul, asırların değiştirdiği bir şehir. Evladım taşra mülkünün varını ona harcamışlar. Onun şimdiki binalarının ihtişamı yanında Topkapı Sarayı’mız eski bir medrese halinde kalmış. Bizden sonrakiler nefislerine hizmet etmişler. Biz cami, medrese, çeşme, imaret yaptırdık. Onlar köşkler, apartmanlar, […]

Daha fazla oku