Ehl-İ Beyt’e Bakış Açımız-1

Kur’an Ve Sünnete Göre Ehl-i Beyt Kimdir? Ehl-i Beyt, ‘Ehl’ ve ‘beyt’ kelimelerinin oluşturduğu bir isim tamlamasıdır. Bu tamlamanın mânâsını Kur’an ve Sünnete göre açıklamaya başlamadan önce, bu iki kelimenin sözlük anlamlarını açıklamaya çalışacağız. Sözü fazla uzatmamak adına bu hususta sadece Râgıp el-İsfehânî’nin söylediklerini nakletmekle yetineceğiz. El-İsfehânî, el-Müfredât isimli eserinde der ki: “Kişinin ehli (أهلالرجل) […]

Daha fazla oku
Hadisler Neden Güvenilir? Hadislerin Toplanması ve Diğer Sorulara Cevaplar

Cevap 1: – İnsanlık tarihinin hiç bir devrinde, hadisler için kullanılan “ananeli/senetli” haber sistemi kullanılmamıştır. Bu sistemdeki haberlere inanmayanın başka hiç bir tarih bilgisine inanmaması gerekir. – Bu senet zinciri içerisinde yer alan ravilerin kısa hayatları, doğumları, ölümleri, kimden hadis rivayet ettikleri, otorite kabul edilen alimlerin haklarındaki kanaatlerini yazan önemli RİCAL kaynakları vardır. Bu kaynaklar […]

Daha fazla oku
Din Bütünleştirir, Mezhep Parçalar mı?

Dinler insanları nasıl birbirlerinden ayırıyorsa tali olarak mezhepler de inanç sınırları olarak insanları birbirinden ayırır.  Dini anlama formatlarına mezhep diyoruz. Dinin ortak bir tarifi ve tanımı yoksa orada mezhep devreye giriyor.  Din nedir sorusunun cevapları bizi mezhepleşmeye götürür. Öyle ise mezhep meselesi kaçınılmazdır.  Bu şeriatlara dayalı dinlerde ameli mezhepler için geçerli olabileceği gibi fırka anlamda […]

Daha fazla oku
Entelektüel ve Akademisyenle Nereye Kadar?

Dünyayı ve hayatı anlamak için önümüze sunulan iki figür var: Entelektüel ve akademisyen. İki figür de, hem hakikat’ten nasipsiz, hem de “halk”tan: O yüzden, bu iki figürün, bizi fırlattığı yer, “izm” çukuru: Entelektüalizm ve akademizm kıskacı. Entelektüel/izm ve akademi/zm, dünyayı, eşyayı ve insanı anlama sürecinde bir işe yarıyor elbette; ama çok sınırlı bir yere kadar. […]

Daha fazla oku
Fî-Sebîlillâh!

Yaşadığımız coğrafyanın bir zamanlar bir insan tipi, bir dünya tasavvuru vardı. Her işe bu tasavvur damgasını vururdu. Mescidinde dergahında, çeşmesinde hamamında, gergefinde nakışında, türküsünde ilâhisinde bu tasavvur karşılaşırdı insanı.“Fütüvvet” dediğimiz, ne yazık ki bugün sadece araştırma konusu olan değerler hayatın içinde kuvvetle hissedilirdi. ‘Fetih’ bir ele geçirme değil, gönül kapılarını açmak, zulüm kapılarını kapamak anlamına […]

Daha fazla oku
Yemen, Orta Doğu ve Türkiye-1

Yemen’deki son gelişmeler, Husîlerin başkent San’a ve Ta’iz’i ele geçirmeleri; Suudi Arabistan öncülüğündeki Körfez ülkelerinin askeri müdahalesi, Türkiye’nin de kapısına dayandı. 2010 yılından beri, gerek Özgün Duruş gazetesinde, gerekse bu sütunlarda Yemen’deki gelişmelerle, Husîlerle  ilgili yazılar kaleme aldım. Bu konuya hariciyenin ve kamuoyunun dikkatini çekmeye çalıştım.  Orta Doğu Ve Türkiye bağlamında ciddi bir krizin içindeyiz. […]

Daha fazla oku
KUR’ÂN’DAKİ SÜNNET

Evvelemirde burada “Sünnet” tabiriyle neyi kastettiğimi­zi ortaya koyalım: Bizim burada “Sünnet” tabiriyle kasdettiğimiz, Hz. Peygamber (s.a.v)’in, Din’in tebliği ve hayata aktarılması bağlamındaki söz ve fiilleridir. Konunun sağlıklı bir zeminde ele alınabilmesi için önce­likle Sünnet’in bağlayıcı olup olmadığının, doğrudan Kur’an’a dayanarak ortaya konması gerekmektedir. Ancak mesele bununla bitmemektedir. İkinci aşamada yapılması gereken, Sünnet’i bize nakleden unsurların […]

Daha fazla oku
Ehli Bid’ate Karşı Doğru Tavır

İtikadı bozuk kimseler üç kısımdır: Birinci kısım inkarcılar­dır. Eğer inkarcı kimse müminlerle savaşıyorsa öldürülmeyi veya esir edilmeyi hak eder. Ona bunun dışında bir muamele yapılmaz ve kötü davranılmaz. Müslüman toplum içinde bulu­nan Müslüman olmayanlara (zımmîlere) gelince, onlara eziyet etmek ve kötü muamelede bulunmak caiz değildir… İkinci kısım, insanlan bid’atine davet eden bid’atçilerdir. İnsanlan teşvik ettikleri […]

Daha fazla oku
İlahiyat Fakülteleri’nin İlmi Kıymeti

Batı, siyasi ve iktisadi menfaatlerini teminat altına alabilmek için diğer medeniyetlerin muhtevasıyla oynadı, muhtemel bir dirilişe engel olabilmek için de onların idrak ve varoluş usullerini ya imha etti ya da kullanılamaz hale getirdi. İmha tufanı, reddi kadîmi besledi. Sömürüye maruz kalan her millet, kendini var eden değerleri sürgüne gönderdi. Bu süreçte Müslümanlar da ilmi ve […]

Daha fazla oku
İslam Medeniyeti

Tarihten günümüze kadar insanın bulunduğu her yerde az veya çok medenileşme hareketinin görüldüğü bilinen bir gerçektir. Zira toplu yaşayışın doğurduğu medeni ilerlemeler, insanın yeryüzünde var olduğu günden beri devam edegelmektedir. Bu bakımdan, gününüze gelinceye kadar birbirinden farklı kaç medeniyetin geldiği kesin olarak bilinememektedir. Toynbee, bunlardan 16 medeniyetin öldüğünü, beşinin de Batı Medeniyeti tarafından yok edilme […]

Daha fazla oku