İnsanların Bir Kısmı Düşünür, Bir Kısmı Yaşar

İnsanların bir kısmı düşünür, bir kısmı yaşar. Çoğunluğu teşkil eden düşünmeden yaşayanlar, hayat yolunda daha önceden hazırlanmış rayların üzerinde yürürler. Hazır sigara içenler gibi evvelden yapılıp hazırlanmış kaideleri kullanırlar. Onları, örfleri ve alışkanlıkları idare eder; hazları ve hayatî duygularıyle yaşarlar. Kısa ömrün verebileceği şeyleri mutlaka harcamaktan hoşlanırlar. Mevki, servet, iştihâlar ve muvaffakıyetlerden ibaret birkaç kat […]

Daha fazla oku
Türk Milliyetçiliği Çok Garip, Çok Talihsiz Bir Silâhtır

Bilhassa Türk milliyetçiliği çok garip, çok talihsiz bir silâhtır. Çünkü tarihi boyunca bu millet Türk olmadan evvel Müslüman’dı. Müslüman’dı ve Osmanlı’ydı. İslâmiyet milleti idi âdeta. Bütün inananlar kardeşti, yani milletti. Bugüne kadar yapılan tariflerin en güzeli: aynı değerlere inanan, aynı değerler için seferber İslâm milleti. Bunun içinde zümreler olabilir. 600 sene bu millet kendini yeryüzünde […]

Daha fazla oku
Devlet Otoritesinin Tehditçileri

Asrımızda devlet otoritesinin tehditçileri bir taraftan anarşistler, öbür taraftan büyük sermaye sahipleridir. Batı dünyası, büyük sanayi krallarıyla dolmuştur. Bunlar devleti, bahusus dünya sermayesinin patronlarının toplandığı ülkede, kendi menfaatlerinin arkasından sürüklemek isterler. Zavallı küremiz, taşıdığı bütün muzdarip insan ağırlığıyla, birkaç kasanın emrinde dönüyor. Hem devlet iradesini her taraftan boğmak isteyen anarşistler onu inkâr ediyor, hem de […]

Daha fazla oku
Yarınki Türkiye’nin Kurucuları

Yarınki Türkiye’nin kurucuları, yaşama zevkini bırakıp yaşatma aşkına gönül verecek, sabırlı ve azimli, lâkin gösterişsiz ve nümayişsiz çalışan, ruh cephesinin maden işçileri olacaklardır. Bu ruh amelesinin ilk ve esaslı işi, insan yetiştirmektir. Hünerleri hep fedakârlık olan bu hizmet ehli gençler, hizmetlerinin mükâfatını da hizmet ettikleri insanlardan beklemiyecekler, sonsuzluğa sundukları eserin sesinin akislerini yine sonsuzluktan dinleyeceklerdir. […]

Daha fazla oku
Dil ve Aydınlar

Türkçe, İslâmî dönemde Arapça ve Farsça ile olan yakın teması sonucu söz konusu dillerden istifade ederek Osmanlıca denen bir ilim ve kültür dili doğurmuştur. Doğu’dan olduğu gibi Batı dillerinden de istifadesi olan Türkçe, 19. yüzyılın sonu ile 20. yüzyılın başında tüm aşırı tasarruflardan kurtularak, mükemmel şeklini bulmuştur. Ancak II. Meşrutiyet yıllarından itibaren dilde tasfiyeciliği teklif […]

Daha fazla oku
Türkiye:”Korkular Cumhuriyeti”

Korku, hayatın korunması için ilahi kudret tarafından insanlara verilen bir duygudur. Yerli yerinde kullanıldığı zaman insanoğlunun zararlılardan korunmasını sağlar. Korku duygusunun kontrolden çıkmış şekli, psikolojik bir rahatsızlıktır. Ne yazık ki ülkemizde hem ferdi hem toplumsal korkular kontrolden çıkmış vaziyettedir. Devlet kendi halkından, halk devletinden korkuyor. Ülkedeki kurumlar bile zaman zaman birbirinden korkuyor. Türkiye, Hristiyan-Müslüman ayırımı […]

Daha fazla oku
Mezhepsizlik Niçin “Dinsizliğin Köprüsü”dür?

Ebubekir Sifil- BEYAN – Temmuz 1999 Bismillâhirrahmânirrahîm  Bilindiği gibi “Mezhepsizlik Dinsizliğin Köprüsüdür” sözü, yirminci yüzyılın yetiştirdiği en büyük alimlerden ve son Osmanlı Şeyhülislam vekillerinden biri olan merhum Muhammed Zâhid el-Kevserî’ye aittir ve merhumun “Makâlât” adlı eserinde yer alan makalelerden birisinin başlığıdır.[1] Bu hikmetli söz, bahse konu makale neşredildikten sonra adeta darb-ı mesel haline gelmiş ve […]

Daha fazla oku
Tarihi bozmak için neler yapıldı?

Tarihi bozmak için yapılanları bir zamanlar üniversitelerimizde okutulan, Dr. İlter Turan’ın kaleme aldığı bir kitaptan aktarayım: 1. Türk Devleti, kanunlarla ıslahat yapmak yerine, din esaslarına dayanmayan Batı dev­letleri kanunlarını doğ­rudan kabul ederek, di­nin siyasî hayat üzerindeki etkisini bertaraf etme yoluna gitti. Bu suretle siyasî hayat üze­rinde büyük nüfuz sahibi olan din âlimleri [ulema] sınıfı­nın da […]

Daha fazla oku
Gelin ve Kaynana Evde Nasıl Mutlu Olur?

Bazı gelinlerde “cadı kaynana”, bazı kaynanalarda da “cadı gelin” sendromu var. Ama aşılamaz değil. Ortak noktalar bulunabilir ve o noktalarda yoğunlaşarak birliktelikler daha tutarlı ve anlamlı hale getirilebilir. Belirtmek gerekir ki, gelin kaynanaya, kaynananın geline karşı tavrını, peşin hükümler belirliyor. Yani kafalar birbirlerinin aleyhine hükümlerle dolu olarak buluşuyorlar.Ve kafalarında taşıdıklarına göre davranıyorlar. Bu da küçük bir […]

Daha fazla oku
Osmanlı halkı “cahil” miydi?

Köln’den Fatma Ayşe soruyor: “Osmanlı halkı cahildi, okuma-yazma oranı çok düşüktü, Harf İnkılâbıyla bu durum değişti diyorlar, doğru mu?” Önce şunu söyleyeyim ki, okuma yazma bilmemek başka, “cahil” olmak başkadır. Ülkemizde nice okuma-yazma bilmez “ârif”lerle nice “profesör” titri taşıyan “cahil”ler var. Efendimiz’in de “ümmi” olduğunu unutmayalım. İkincisi: Her dönem kendi şartlarıyla değerlendirilir. Devletler aynı dönemin […]

Daha fazla oku