Atatürk’ü Koruma Kanunu Bir Yahudi Tarafından Hazırlandı
Saklanan Tarih programında konuşan ünlü tarihçi Mustafa Armağan şu sözleri söyledi ;
“Atatürk‘ü koruma kanunu toplum vicdanında kalkmıştır.Çünki bu kanun fosilleşti, fosilleşen herşey gibi bu da tarihe karışması lazım. Çünkü dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey olamaz. Ölen bir insan, kanunun konusu olmaktan çıkar. Hukuk şöyle tanımlar ;”İlk nefesi aldığı ve son nefesi verdiği süre içerisinde bir insanın hayatını düzenler” Hukukun ölen bir kişi ile ilgisi artık sadece miras meselesi ile alakalıdır.
Ölen kişiye laf söylenemez, hakkında konuşulamaz, eleştiri yapılamaz gibi meseleler hukukun konusu değildir. Nitekim Atatürk‘ü koruma kanununun metnini o zaman Türkiyede bulunan (1902 – 1985 ) yılları arasında yaşayan Alman Yahudisi Prof. Dr. Ernst Eduard Hirsch hazırlamıştır. Bunu bütün Türkiye’nin bilmesi gerekmektedir.”
Prof. Dr. Ernst Eduard Hirsch bunu kendi hatıratında şöyle anlatır;
Adnan Menderes’in adamları geldi bende bir formül istediler.Çünkü Türkiye Millet Meclisinde ”Atatürk koruma kanunu” reddedildi.”Aman bize bir formül biz bu konunu çıkarmamız lazım” dediler. Bende oturdum bir formül buldum. Düşündün evet ölmüş bir insan hukuk tarafından korunamaz, dünyanın hiç biryerinde savunulacak bir şey değil ama burada şöyle bir kurnazlık geldi aklıma -onu seven insanların hissiyatı- rencide olacak şekilde Atatürk‘e davranılırsa bu yine yaşayan insanların hukuku alanına girer.
Kendisine başvuran, hükümete yakınlığıyla tanınmış bir milletvekiline Hirsch’in verdiği cevap, şu olmuştur:
“Atatürk adında bir şahıs, hukuki anlamda, artık mevcut değildir. Dolayısıyla ona yasa yoluyla da bir imtiyaz sağlanması söz konusu olamaz. Söz konusu tasarıda ceza hukuk normlarıyla korunması öngörülen hukuki varlık bir şahıs olarak Atatürk değildir.
Burada korunmak istenen Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusuna karşı Türk milletinde genel olarak yaygın bulunan hayranlık ve saygı duygusudur. İşte, ceza tehdidi altına konulmak istenen davranışlar, halkın içinde yaşamayı sürdüren bu saygı duygusunu, yani merhumun anısını zedelemeye müsait davranışlardır.”
Böylece Hirsch, hem hukuki anlamda mevcut bulunmayan birisi hakkında, hem de tek bir şahıs hakkında kanun çıkartarak sakat doğacak bir kanuna bir formül geliştirmiş ve ölen kişinin değil, yaşayanların, yani hukuki anlamda kişilerin hayranlık ve saygı duyguları üzerinden bir koruma kanunu çıkartılmasına önayak olmuştur.
Artık kanun metni, “Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kimse;Atatürk’ü temsil eden heykel, büst ve abideleri veyahut Atatürk’ün kabrini tahrip eden, kıran, bozan veya kirleten kimse cezalandırılır” şeklini almış ve 25 Temmuz 1951’de TBMM’de görüşülerek kanunlaşmış, 31 Temmuz 1951’de ise Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe irmiştir.
5816 Atatürk‘ün hatırasına alenen hakaret edilemeyeceği Kanunu
Madde 1:
f1. Atatürk‘ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
f2. Atatürk‘ü temsil eden heykel, büst ve abideleri veyahut Atatürk‘ün kabrini tahrip eden, kıran, bozan veya kirleten kimseye bir yıldan beş yıla kadar ağır hapis cezası verilir.
f3. Yukarıki fıkralarda yazılı suçları işlemeye başkalarını teşvik eden kimse asıl fail gibi cezalandırılır.
Madde 2:
f1. Birinci maddenin ikinci fıkrasında yazılı suçlar zor kullanılarak işlenir veya bu suretle işlenmesine teşebbüs olunursa verilecek ceza bir misli artırılır.
Madde 3:
f1. Bu Kanunda yazılı suçlardan dolayı Cumhuriyet savcılıklarınca re’sen takibat yapılır.
Madde 4:
f1. Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Madde 5:
f1. Bu Kanunu Adalet Bakanı yürütür.
Kaynak : Risale Ajans