Şimdi, dış politikada başarıları İslam birliği olayına gelelim ve Tevfik Çavdardın şu satırlarını izleyelim: "Abdülhamit'in ismi cuma namazlarında Hindistan, Endonezya camilerinde…
Batının Osmanlı Devletine kabul ettirmeye çalıştığı Eşitlik düşüncesinin altında yatan niyetin şunlar olduğu edebiliriz: 1-Osmanlı’nın İslâmî toplum düzeninde Müslümanlarla Gayrimüslimler arasında…
Zulüm, insanın bilerek, isteyerek başkasının ruh ve bedenine acı yapmasıdır. Merhametsiz kalplerde gelişir. Kaynağı ise hırs, haset, kin ve menfaat…
Hangi kaynaktan çıkarsa çıksın, bütün değerler mutlaka bir inanca bağlanırlar. Bu inanç, dinde kutsallık duygusudur. Ahlâkta iyilik idealine bağlanmaktır. İnsanda…
Utanma veya haya duygusuna gelince, bu duygu hem izzeti-nefsin hem de şeref ve haysiyetin bizdeki bekçisidir. Onunla hem kendi izzetinefsimizi…
Ahlâklılığın ilk şartı, temeli, insanın herşeyden ve dünyalardan değerli, hörmete lâyık olduğunu kabul etmektir, insan, insanlık düşmanı olmadıkça bu değerini…
Anadolu’da dokuz yüzyıl gelişen Türkçemizi elli yılda kısır ve cılız bir kabile dili haline koyan suikastın, hem millet kalbine batırılmış…
Saf olduğu kadar,hayırhah,dürüst ve hayatı ibadet ve iyi işlere koşmakla geçen bir kimse vardı. Batıda olsa, düşünmeden gün be gün…
Osmanlı istilâ ve fütûhâtını sevk ve idâre eden tevhit rûhu, dededen babaya, babadan oğula, askere, serdara, halktan idâreciye, vezirinden pâdişâha…
Türk, aklının ve gönlünün takılıp kaldığı ülkelerin hasretini çekerken nasıl olur da onları unutabilir? İşte gene İstanbul’un yanı başındaki Belgrat…