Akıl ve Mantık-Dışı Bir Geleneğe Karşı Hakkını Savunan Mağdur Bir Kadının Örnek Mücadelesi
‘ Nakledildiğine göre Evs b. Samit, aralarında geçen bir tartışma sebebiyle hanımı Havle binti Sa’lebe’ye öfkelenerek: “Sen bana anamın sırtı gibisin” dedi. Toplumda cari olan yasaya göre bu söz, aile hayatına son veren ve yuvayı yıkan bir sözdür.
Havle, bir çıkış yolu bulurum ümidiyle Allah’ın elçisine geldi ve: “Ya Rasulallah! Evs beni nikâhladığında ben genç, çekici bir kadın idim, şimdi yaşım ilerledi, bir çok çocuklarımız oldu, bugün de kalkmış beni anasına benzetiyor; bunu hallet, ben boşanmak, çocuklarımdan ve yuvamdan ayrılmak istemiyorum” dedi.
Rasulullah (s.a.v.):
-Ben, bugüne kadar, bu hususta başka bir şey ile emrolunmadım, bana göre sen Evs’e haram olmuşsun.
Havle:
-Ama ya Rasulallah! O, talak sözünü hiç kullanmadı, deyince Rasulullah (s.a.v.) böylesine hayati bir meselede hükmün Cenab-ı Allah’tan gelmesini beklemeyi yeğledi ve kararlılıkla:”
-Sen haram olmuşsun, sözünü tekrarladı.
Havle, toplum nazarında tabu haline getirilmiş bir yasanın hükmünü tek başına değiştirmeyeceğini ve Rasulullah’ın da Rabb inden, bu konu ile ilgili yeni bir hüküm gelmedikçe bir şey yapmayacağını anlayınca doğrudan doğruya Allah’a yöneldi ve:
-Allah’ım! Yalnızlığımın şiddetinden ve bana zor gelecek olan ayrılığımın acısından sana şikayet ediyorum; küçük çocuklarım var; onları kocama bıraksam zayi olacaklar, kendim alsam aç kalacaklar… diyerek ağlıyor ve: Allah’ım! Halimi sana şikayet ediyorum, Allah’ım! Peygamberinin dili ile bir vahiy indir, sözlerini tekrarlayıp duruyordu.
O esnada Rasulullah (s.a.v.)’de vahiy alameti belirdi, bir süre sonra da tebessüm ederek başını kaldırdı:
-“Ya Havle! Müjde!” buyurdu ve bu konuda indirilen şu ayetleri okudu.(Taberi,Camiul Beyan,XXVIII/2)
“Allah işitti. Kocası hakkında seninle tartışan ve sonunda durumundan Allah’a şikayet eden kadının sözlerini Allah işitmiştir. Allah sizin karşılıklı konuşmalarınızı dinliyordu. O işitir ve görür.
İçinizden kadınlarına zıhar yapanlar, bilsinler ki o kadınlar onların anaları değildir. Onların anaları, ancak kendilerini doğuran kadınlardır. Onlar, böyle söylemekle çok kötü ve doğru olmayan bir söz söylüyorlar. Allah çok affedici ve bağışlayıcıdır.
Kadınlarına zıhar yapıp sonra da söylediklerinden geri dönmek isteyenlerin, hanımlarına dokunmadan önce bir köle azat etmeleri gerekir. Bu hususta size öğütlenen budur. Allah yapmakta olduğunuz şeylerden haberdardır.
Köle azat etme imkânını bulamayanlar, kadınlarına dokunmadan Önce iki ay aralıksız oruç tutmalıdırlar: Buna da gücü yetmeyenler altmış yoksulu doyurmalıdırlar. Bunlar Allah’a ve elçisine iman etmeniz sebebiyledir. Bunlar Allah’ın koyduğu yasalardır. Kâfirler için can yakıcı bir azap vardır.
O gün Allah onların hepsini diriltecek ve yapmak da olup da Allahın saydığı kendilerinin ise unuttuğu şeyleri kendilerine bir haber vercektir.Allah herşeyi görüp gözetmektedir’’
Herkesin, özellikle de kendisini yalnız hissedenlerin sahibi Yüce Allah’ın, “İnananlara bir rahmet ve şifa” olarak nitelendirdiği Kur’an-ı Kerimi’nin bu ayetlerinden anlaşılıyor ki, genel anlamda yasalar, özel olarak da âdet, töre ve gelenekler toplumun huzur ve saadetine katkıda bulunuyorsa, bunların her biri, bir değer olarak anlam ifade ederler; aksine bu örnekte de görüldüğü gibi bireyleri sıkıntıya sokuyor, toplumda huzuru sağlamak yerine huzursuzluğun kaynağı oluyorsa, bunlar mutlaka yeniden gözden geçirilmeli ve gerekiyorsa kaldırılmalıdır. “Yasalar ya da töre ve geleneklerimiz bunu istiyor…” diye insanları mutsuzluk ortamında yaşamaya mahkûm etmek zulümden başka bir şey değildir.
M.Zeki Duman,5 Surenin Tefsiri