Zengin birisi cinayet işliyor fakat sonra diyor ki “Bana hapis cezası vermeyin, benim ülke ekonomisine çok katkım var.” Affedilmesi uygun mudur?
Engelli biri suç işliyor ve sonra diyor ki “Benim zaten bir sürü derdim var, engelim var beni affedin.” O kişiyi affetmek adalete sığar mı?
Bir kadın hırsızlık yapıyor ve sonra diyor ki: “Biz kadınlar yıllarca ezildik, bize bu konuda da pozitif ayrımcılık yapın ve hırsızlık cezası kadınlara uygulanmasın.” Kadınlardan hırsızlık suçunun cezasının kaldırılması adalete sığar mı?
Adalette ayrımcılık olur mu? Adalet ve ayrımcılık kelimeleri yan yana geldiğinde zaten birbiriyle uyuşmuyor fakat maalesef ki ülkemizde “kadınlara pozitif ayrımcılık” adı altında adaletin içine ayrımcılığı sığdırdıklarını zannedenler var.
Adalette ayrımcılığın pozitifi, negatifi olmaz. Ayrımcılığın olduğu yerde adalet yoktur.
Pozitif ayrımcılık ancak sosyal konularda ihtiyacı olanlara yapılabilir. Engelli vatandaşların hayatını kolaylaştırmak için onlara özel düzenleme, yaşlıların bazı hizmetlerden ücretsiz faydalanması, kadınların ölen anne-babalarının maaşını alması gibi…Bunlar sosyal konulardır.
Adalette ayrımcılık olmaz. Kadın ve erkek aynı fiili yaptığında kadınların ceza almaması fakat erkeğin ceza alması hiçbir adil hukuk sisteminde yoktur fakat bizim ülkemizde var. Misal mi?
18 yaş altı evlilikler kanunen suç kabul ediliyor. 18 yaş altı bütün bireyler çocuktur, diyor erken evliliğe engel olmak için çıkarılan kanunlar. Gençliği öldürdüler “genç” diye tanımlanan bir yaş grubumuz kalmadı. 18 yaş altı herkes çocuk sayılıyor 18 yaş üstü herkes yetişkin.
Mesela kız da erkek de 18 yaş altında, resmi nikah yasak olduğu için dini nikahla severek evleniyorlar. Bu evlilikler bir şekilde tespit edildiğinde erkeğe 8 yıldan 20 yıla kadar hapis cezası veriliyor fakat kadına bir ceza yok. Neden? 18 yaş altı erkekler de çocuk, kanuna göre. Madem 18 yaş altı çocuk sayılıyor, erkeğe de ceza verilmesin. Neden erkeğe ceza var da kadına yok.
Aynı suçu işleyen kişilerden biri suçtan muafsa adalette, bunun tek sebebi olabilir, suçtan muaf tutulan kişinin aklının olmamasıdır. Deli yaptığından sorumlu değildir. Kadınların aklı yok mu, kadınlar deli mi ki erkeğe ceza verilirken, kadınlar yaptıklarından sorumlu tutulmuyor.
Aynı durum 18 yaş altı evlenmeyip ilişki yaşayan gençler için de geçerli. Nikahsız ilişkileri onaylamıyorum kesinlikle fakat burada adaletsizliğe de karşıyım elbette. Mesela iki genç sınıf arkadaşı bir süre görüşüyorlar, mesajlaşmaları var herkesin şahitliği var, bir zorlama yok, cinsel bir ilişki de yok. Bir gün kızın kafası attığında mesela erkek ayrılmak istediğinde kız “tacize uğradım” diye şikayet ettiğinde delikanlı doğru hapse gidiyor, ağır cezalar alıyor.
Başka bir örnek, kanunen iki çocuk da 18 yaş altı (Batı ülkelerinin çoğunda 14 yaş üstü genç kabul ediliyor) internette tanışıyorlar. Kız oğlana çıplak fotoğraflarını gönderiyor, oğlanla buluşmak için yaşadığı yere geliyor. Birlikte oluyorlar. Aylar sonra erkek ayrılmak istediğinde kız “tecavüze uğradım” diye şikayet ediyor. Delikanlı doğru hapse. Hem de cinsel istismar suçu isnat edildiği için ağır ceza alıyor.
Genç kızın çıplak fotoğrafını göndermesi, delikanlı evde yalnızken evine gelip birlikte olması kız için suç sayılmıyor fakat erkek için ağır suç. Bu nasıl bir adalet!
Aynı suç için cinsiyete göre birine ceza verilmesi, diğerine hiç ceza olmaması adalete sığar mı? Cinsiyetçilik tam da bu değil mi? Adalette cinsiyetçilik olur mu? Bu anayasanın eşitlik ilkesine aykırı değil mi?
Erkeğe suç olan kadına suç değilse ya devletimiz kadınların aklının kıt olduğunu, kızların deli olduklarını düşünüyor ya da kadın bedeninin kirletilir bir meta olduğunu düşünüyor ki kız gönüllü evlenmiş olsa da zina yapsa da erkeğe ceza veriyor fakat kıza ceza vermiyor. Suç varsa kıza da erkeğe de ceza verilsin, suç değilse ikisi de ceza olmasın. Bu nasıl adalet!
Hatta erkeğin kızla hiçbir ilişkisi olmamış, arkadaşlığı bile olmamış fakat kız, erkek ona yüz vermediği için, ya da ailesinden para koparmak için ya da başka bir husumetle “tacize uğradım” diye şikayet edip erkeğin hayatını mahvedebiliyor.
Nasıl olsa 6284 diye bir kanunumuz var. Kadının beyanı esastır. Kadınlar şikayetlerini ispatlamak, delil göstermek zorunda değiller. Kadınlar bir telefonla kocalarını evden attırabilirler, istedikleri erkeğe cinsel istismar iftirası atıp onun hayatını söndürebilirler. Bir problem yok! Hatta bütün deliller erkeğin masum olduğunu gösteriyor olsa bile, kadının beyanı sebebiyle erkekler ağır cezalar alıyorlar. Okulda olması gereken delikanlılar cezaevinde gerçek tecavüzcülerin koğuşunda gençliklerini çürütüyorlar. Ve bu ülkede adaletten bahsediliyor.
Bunlar çok büyük zulümdür ve zulmün ateşi sadece yapanı değil, sessiz kalanı da yakar.
Özetle pozitif ayrımcılık sosyal konularda ihtiyaca binaen olabilir fakat hukukta ayrımcılığın pozitifi, negatifi olmaz. Ayrımcılık varsa orada hukuk da yoktur adalet de yoktur.
Sema Maraşlı
Necmeddin-i Dâye [*****] çev. Halil Baltacı Necmeddin-i Dâye (ö. 654/1256) tasavvufun bir din yorumu…
Gazzâlî [*] çev. Osman Demir Gazzâlî (ö. 505/111) Allah’ı bilmenin imkânı ve yöntemi konusunda…
Gazzâlî [*] çev. Mahmut Kaya Te’vilin şartlarını tespit etmeyi ve iman ile küfür arasındaki…
Kilise babalarının en ziyade iltifat ettiği, teolojik ağırlıklı bir anlatıma sahip Yuhanna Incil’inin l’inci Bab’ının…
İçinde yaşadığımız dönemin hakim zihniyetini karak- terize eden en önemli hususlardan biri de, hiç şüphesiz,…
İçinde yaşadığımız dünya, bedensel varlığımız ve duygularımız zamanın eliyle şekillenir. Sabretmeyi, şükretme- yi, iyiliğin ve…