Akide ve Fıkıh’ın Öğrenilmesi Beyanı
75.MEKTUP
- Mirza Bedîüzzaman’a yazılmıştır
- Önce akideyi düzeltmek, sonra fıkhın bilinmesi gereken hükümlerini öğrenmek gerektiği; iki cihanın efendisine tâbi olmaya teşvik
Allah Sübhânehû sîzlere selamet ve afiyet ihsan eylesin.
Bilmek gerekir ki; dünya ve ahiret saadetinin temini, peygamberlerin efendisi Resûl-i Ekrem’e, Ehl-i sünnet âlimlerinin açıkladığı şekilde tâbi olmaya bağlıdır. Allah o âlimlerin bu yoldaki gayret ve çabalarını makbul buyursun. Bu da öncelikle bu büyük insanların görüşleri doğrultusunda akideyi düzeltmek; helal, haram, farz, vacip, sünnet, mendup, mubah ve şüpheli olanları öğrenmek ve mutlaka bu bilgiyi uygulamakla mümkündür.
İnanç esasları ve uygulamayla ilgili bu iki kanada sahip olduktan sonra, şayet ebedî saadet için İlâhî inayet de olursa ulvî âleme doğru yükseliş mümkün olur. Aksi takdirde boşa kürek çekilmiş olur.
Bu değersiz dünyanın insana yaptıkları herkesçe malum olduğu halde nasıl arzulanır? Dünyaya ait emeller, makamlar ve mevkiler nasıl ulaşılması gereken hedefler haline gelir?
Yüksek gayelere ulaşmayı hedeflemek gerekir. Allah Teâlâ’dan kula nasip olacak her şey mutlaka bir vesileyle gerçekleşir. O halde O’na ulaştıran vesileyi aramak gerekir.
İşte asıl mesele budur; gayrisi nafile!
Tam bir yönelişle himmet talep ettiğiniz için size müjdeler olsun. Sağ sâlim ve kazançlı olarak geri dönmenizi dilerim.
Ancak mutlaka gözetilmesi gereken bir şart vardır; o da tek bir yöne yönelmektir. Yönelişin birden fazla olması, sâlikin kendisini dağıtması demektir. Meşhur bir sözdür: “Bir mahalde ikamet eden, her yerdedir. Ancak değişik yerlerde dolanıp duran hiçbir yerde değildir.”
Allah Sübhânehû size ve bize Hz. Muhammed Mustafa’nın (s.a.v) şeriatında istikamet üzere olmayı nasip eylesin.
Selam hidayete ve her daim Hz. Muhammed Efendimize (s.a.v) tâbi olanların üzerine olsun.
İmam Rabbani,Mektubat-ı Rabbani,cild:1
(Semerkand Yay.)