Hz.Ali’den Seçme Şiirler
Eğer zaman seni ısırırsa, selâmeti bekle; zîrâ selâmet onu bekleyene elbette gelip konacaktır.
Eğer sana zarar dokunursa, ve ona dûçâr olursan, sabret, zîrâ ferahlık onun akîbindedir.
Hastalıktan kalkmış nice adamlar hastalıklarından inlediler, ve nice inletenler uykusuzluktan göz kapayamadılar.
Nice zahmet çekenler telaşlarındadır, ve nice belâ düşkünleri korkularından uyuyamaz.
Gecelerinin akşamında mesrûr olan nice adamları sabahleyin musibet kaplar.
Zamana arkadaşlık eden adam onun arkadaşlığını zemmeder, hâlbuki onun berrağına da bulanığına da destres olur.
————————————————–
Dünyaya tama* etmeyi bırak, ve ma‘îşette tama‘kâr- lık etme.
Dahi maldan çok şey toplama, zîrâ kime bırakacağını bilmezsin.
Hem bilmezsin ki kendi toprağına mı yoksa başkasına mı atılacaksın.
Zîrâ rızık taksim olunmuştur, ve insanın çabalaması fâide vermez.
Her tamakârlık eden adam züğürt, ve her kanaatkârlık eden zengindir.
————————————————–
Câhil ile görüşme, ve kendisinden sakın; zîrâ nice câhiller, bir hakime karındaşlık gösterdikleri sırada, kendisini helâk etmişlerdir.
İnsan yoldaşlık ettiği adama kıyâs olunur;zîrâ bir gönül diğer bir gönle ulaşınca ona numûne olur.
————————————————–
Ey cehâletten dolayı soyla tefâhür eden adam, bil ki bütün insanlar bir anadan ve bir babadandır.
Onların gümüşten ya demir ya bakırdan yâhûd altından yaratıldıklarını görüyor musun ?
Mallarından yaratıldıklarını görüyor musun? Etten ve kemikten ve sinirden başka bir şeyden midirler ?
îftihâr ancak akl-ı metinle ve haya ve iffet ve terbiye ile olunur.
————————————————–
Hakîkaten dünya dâr ı fenâdır, dünyanın pâyidârlığı yoktur; dünya ancak örümceğin dokuduğu ağa (eve) müşâbihtir.
Ey dünya talebkârı, hakikatte sana ondan bir parça azık yetişir; zîrâ hayatım hakkı için, az vakit sonra dünya üzerindeki adamların cümlesi ölmüş olacaktır.
————————————————–
Ölü iken, diri oldun; çok geçmeden de ölü olacaksın.
Fâni olan bu dâr-ı dünyada ev pahâlıdır; o hâlde bâki olan dâr-ı âhirette bir ev binâ et.
————————————————–
Kendilerine acıdığım adamlar gitti, ve onlardan ayrıldıktan sonra yalnız kaldım.
Toprağın içinde senin ile kendisi arasında iki karış mesafe bulunan zât senden nihâyet derecede uzaktır.
Halkın enzârı önünde toprağının tabakaları açılsa, efendi kölesinden fark olunmayacaktır.
Ayağını toprağa basmaya kıyamayan adam yumuşak yanağını toprağa sürüyor.
————————————————–
Birtakım adamlar geçen zamana kabahat bulurlar; hâlbuki geçen zaman asla değişmez.
Geceyi görüyorum, ki bildiğim gibi geçiyor; gündüz dahi bize dönüyor.
Gök dahi bizden yağmuru hapsetmedi; ne de güneşimiz ve ayımız tutuldu.
İmdi zamanın sûret-i murûruna kabâhat bulana söyle ki: Zamana haksızlık ediyorsun, insana kabahat bul.
————————————————–
İlim bir süstür, bunun için tahsîl-i ilim etmelisin; ve yaşadıkça, ilmi arayıp kazanmalısın.
Dahi ilim ile rahatlan, ve Hakk Teâlâya itimâd edip, mâsivâdan müstağni ol; ve yumuşak, aklı metin ve perhizkâr ol.
İlim ile doyma, zîrâ bir gün ya ilme hırsnâk olacaksın ve yâhûd içine dalıp müstağrak olacaksın.
Dahi takvâ-yı mahzla ibâdet eder perhizkâr bir mert olup, dîni ganimet bil, ve ilmi kapmaya çalış.
Ve bil ki onunla doğru yolu bulursun, zîrâ ilim suyu berrak bir ırmaktır, ki hâheşkeri için iyiliğinden revân olur.
————————————————–
Vefâdârlık ve sadâkat öldü, bunun için insanlarda ne ihsan ne ümit vardır, ümitsizlik ve sabırsızlıkla kederden başka bir şey kalmadı.
İmdi Cenâb-ı Hakk’a i‘timâd ederek sabret, ve hoşnûd ol; zîrâ Hakk Teâlâ kendilerinden ümit olunanların ve kendilerine tebe‘iyyet edilenlerin en sehîsidir.
————————————————–
Zaman ve günler geçti, ve meydanda günahtan başka bir şey yoktur; sen ise hevâ ve hevesine tâbi‘ olarak, Hakktan gaflet üzeresin.
Dünyada sevincin aldanmaktan ve hasretten, ve dünyada yaşayışın mümkünsüz ve boş şeylerden ibârettir.
Dünyadan azığını hazırla, zîrâ elbette yolcusun; ve çabuk ol; zîrâ ölüm şüphesiz gelicidir.
İyi bak! Zîrâ dünya bir atlının indiği konak gibidir, ki o atlı akşam istirahat edip, sabahleyin yine yolcudur.
————————————————–
Nefs dünyaya ağlar, halbuki biliyor ki dünyadan selâmeti ondaki şeyleri bırakmasıdır.
İnsan için ölümden sonra ikâmet edecek ev yoktur, ölümden evvel binâ ettiği evden başka.
İmdi onu iyilikle binâ etmiş ise, ikâmeti güzel olur; ve eğer kötülükle binâ etmiş ise, sakini mahrûm olur.
İmdi insan o ümitleri döşetir, zaman ise devşirir, kişi onları yayar, ölüm ise toplar.Ölüm korkusu altında bile olsa, herkesin kendisine kuvvet verir birtakım ümitleri vardır.
Mallarımızı mirasçılar için topluyoruz, ve evlerimizi, zaman vîrân etsin diye, binâ ediyoruz.
Dünyada nice şehirler binâ edilip de, vîrân oldular, ve ahâlîsi ölüm mücâzâtına uğradılar.
————————————————–
Zaman ancak bir uyanıklık ile bir uykudan ve bunların arasında bir gece ile bir gündüzden başka bir şey değildir.
Birtakım adamlar yaşıyorlar, ve birtakım adamlar ölüyorlar; zaman ise melâmet kabul etmez bir hâkimdir
————————————————–
Sabır emel ve arzu olunan şeylerin anahtarıdır, ve her bir iyilik onunla olur.
Her ne kadar sabır geceleri uzun sürse dahi, sabret, zîrâ sabır ile çok defa harûn at muti* olur.
Ve çok defa sabır ile insan o şeye nail olur, ki hakkında: “Nafile! Bu olmaz,” denilmişti.
————————————————–