Peygamberimizin,İç Kaynaklı Kültürel Kirlenmeye Karşı Aldığı Tedbirler
Hz. Peygamber, kültürel açıdan içerden kirlenmenin en ağırı olarak kendisi adına uydurulacak yalanları görmüş ve bu konuda en ciddi tehdit ve uyarıyı, “Kim, kasten benim adıma yalan uydurursa cehennemdeki yerine hazırlansın!”(Buhari,İlm,38) hadisiyle yapmıştır. Öte yandan da “Sözümü duyan, duyduğu gibi belleyip nakledenlerin Allah yüzlerini ak etsin!”(Ebu Davud,İlm 10) teşvikinde bulunmuştur. İşte bu tebliğ görevi ve peygamber adına yalan uydurmama dikkati özellikle Hadis İlmi’nin bütün birimleriyle kısa zamanda İslâm toplumunda bilimsel ve kültürel alanda gelişmesine ve etkinlik kazanmasına vesile olmuştur. Özellikle, isnad sistemi, ona bağlı bilim dalları ve kontrol metodları, hadis uydurma girişimlerine karşı, sahih hadisler ve uydurmalar ayrı ayrı belirlenmiş, uydurma ve uydurmacıları tespit ve teşhir edecek usuller geliştirilmiş, eserler yazılmış ve bu yolla müslümanların kültürel kirlenmeye karşı bilgi ve bilinçlenmesi sağlanmış, kafa ve gönül durulukları korunmuş, dini aslî safiyeti içinde algılayıp yaşamaları hedeflenmiştir. Ayrıca yine zamanla eskiyen ve bozulan toplum hayatını yenilemek için Sünnetten/hadislerden seçmeler yapılarak bir anlamda reçete kitaplar telif edilmek suretiyle himmetlerin Sünnet’e yöneltilmesine çalışılmıştır. Böylece iç ve dış kaynaklı kirlenmelere karşı müslüman toplumun inanç ve kültürünü koruyup sürdürmesi sağlanmıştır.
Belli kişi veya odaklarca son zamanlarda gündeme getirilen, Hz. Peygamber’in irşat ve uyarılarına dayalı olarak geçmişte gerçekleştirilmiş olan tüm bu bilimsel gayretleri ve ürünleri küçük, geçersiz ve yetersiz görme eğilimi ve Sünnet-i seniyye çevresinde oluşturulmak istenen kuşkulu hava, müslümanları kültürel kirlenmeye açık hale getirmekten başka bir anlam ifade etmemektedir. Bu konuda son derece uyanık olmak, bu tür telkinler kimden ve nereden gelirse gelsin kulak asmamak gerekmektedir. Bu noktada Hz. Peygamber’in Mescid-i Dırâr diye bilinen Müslümanlara zarar vermek amacıyla yapılmış olan camiyi yaktırıp yıktırmasını hatırdan çıkarmamak gerekir. Peygamber Efendimizin bir mescidi yaktırıp yıktırması, dini yıkma hedefine yönelik dinî kisveli kişi, kurum ve kuruluşlara karşı alınacak tedbirlerin ciddiyetini ve ehemmiyetini göstermektedir.
Öte yandan Câhiliyye ve şirk kültür ve gelenekleri ile İslâm’da olmadığı halde uydurulup dindenmiş gibi ortaya atılan inanç ve uygulama demek olan bid’at ve hurâfelere ve bunlara âlet olanlara yönelik tehdit ve ikazları da Peygamber Efendimizin kültürel kirlenmeyi önleme tedbirleri arasında fevkalâde bir ağırlık ve yer işgal etmektedir. Bunların ayrı ayrı sayılıp dökülmesi sözü uzatacaktır. Bu sebeple ayrıntıya girmeyecek ve “derdin ilacı kendi cin- sindendir” fehvasınca yapmamız gereken bir-iki hususa işaretle sözlerimi bitireceğim.
Yapılması Gerekenler
1-Geçmişteki her çeşit kirlenme inanç yenilemesi ve kültürel arınma, yani tevhidi hâkim kılıcı bir anlayışı paylaşma gayreti ile tedavi edilmiştir. Günümüzde de bilenlerin öncülüğünde aynı yoldan gitmekten başka bir şansımızın olmadığını düşünüyorum. Topluma bu konuda öncülük edecek kadroların, kafa ve gönüllerin yetiştirilmesi ise, toplumun hem kendine hem de mukaddeslerine karşı borcudur.
Kutlu doğum’un en büyük ve sürekli hediyesi demek olan Kur’an-ı Kerîm île meşguliyetimizi arttırmalıyız. Bizim her şeyimiz ona bağlıdır.
Hz. Peygamberden hayat ölçüleri demek olan hadisleri okuyup uygulamaya çalışmalıyız. Bunun için de hemen herkesin ulaşabileceği bir seçme reçete-kitap olarak tercih edilebilir. Başlatılacak Riyazü’s-sâlihin Ders ve Sohbetlerine katkıda bulunmak amacıyla muhterem M. Yaşar Kandemir ve Raşit Küçük beylerle birlikte bendenizin hazırlamış olduğu sekiz ciltlik Riyâzü’-sâlihin tercüme ve şerhi,anlaşılabilir olması dolayısıyla her seviyedeki sohbette tercih edilebilir. Ayrıca siyer, fıkhu’s-sire ve İslâm Tarihi kitapları da müslüman kimliği ve kültürel sağlımızın korunması bakımından okunması gerekli kaynaklardır.
Dua etmek ve müslümanlarla dualaşmak.
İsmail Lütfü Çakan – Siret ve Sünnet