İnsanlar cümlelerle yaklaşırlar birbirlerine…
İnsanlar cümlelerle yaklaşırlar birbirlerine: sonra uzatırlar ellerini: tutunmak için, (Çok güçtür insanın tutunabilmesi insana) = işte, burda, çağdaş insanın yalnızlığı: tutunma gücünü yeteri denli çalıştıramamasında: ‘karşı’ güçlerin tuzağına düşmeme direncini gösterememesinde. Olumluluğumuz da tüm olumsuzlukları yenmemizde toplanıyor ya bunun için. (: Sürekli bir araştırma: insanı). Geceler bağlanırdı birbirine O’nunla: evinde, pastanelerde, kahvelerde. Yeryüzüne bir soruşturmaya gelmiş gibiydi: konuşurken hep sorular yöneltmesi sanırım bundandı: soruşturmasının derin boyutlarda oluşmasını istemesindendi + siz konuşurken bile, gene O, usundaki bir soruyu düşünür gibiydi: söylevi değil de söyleşiyi yeğlemesinin bir nedeni de bu değil miydi? Her birlikte oluşumuzda bir ‘tutanak’ tutulduğunu, sözlü bir tutanak tutulduğunu, yeryüzünün yeni bir yorumunun yapıldığını anlar gibi oluyordum: “kavga” derdi, “daha iyi büyür gecede” derdi, “gece derin.
Gece büyük. Doğum olur gecelerdi” Eklerdi: “benim” derdi, “çok gecelerim geçti: söyleşerek” gece’nin sabırla sabah’ı bekleyişini örnek olarak koyardı önümüze: (PEYGAMBER’in bir kentten başka bir kente geçişinde geceyi seçişinin bilgeliğini çok coşkulu yorumlardı: “geceyi bunun için seviyorum” derdi: “Gece, bir savaş arkadaşı olur insana” derdi. “Gecenin tanıkları gündüzün tanıklarından az değil” derdi. “Her gece, insan, kendini yeniden olumlayarak sabahı bulmalı” derdi = bir gereklilikti sürekli vurguladığı: yeryüzü için). O’nunla içilen çaylar ne güzel çaylardı! (Hiç tartışmaz mıydık? Tartışırdık: daha iyi anlamak için sorular sorardım yani = susardı bazen + susardım: başlardı sonra anlatmaya: çağlayanlaşırdı: sözcükleri bomba gibi yağdırırdı yeryüzüne + tarlalara serpilen tohum gibiydi sözcükleri = YEŞERECEK, BÜYÜYECEK, TÜRKİYE İÇİN, YERYÜZÜ İÇİN). Kimi geceler, çok geç saatlerde Hacı Bayram’a giderdik: saygı sunmaya + güç almaya + yenilenmeye + bilinçlenmeye + arınmaya = GECENİN BİR ÇEŞİT YAKARIŞIYDI BU. Çok insan da varmış gibi gelirdi bana. Gizemli bir kımıltı duyumsanır zaten oralarda. O, bir adım önde dururdu : (Geceyle bütünleşir gibi, hepimiz adına bir kez daha ‘durum yargılaması’ yaparak, umutlu, avluya bakan o küçük pencerenin önünde dururdu): dururduk: yıldızlar da, ay da, inerdi sanki avluya: bir kaç dakika süren gece törenleriydi bu: ay, yıldız yeniden göğe çıkardı: uğurlardık onları: Komutan Hacı Bayram’ın erleri de, (O anlatırdı sürekli bu görülmez erleri) sonra bizi uğurlarlardı: uzaktan, bir kez daha dönüp yinelerdik saygımızı = üstümüz başımız o zaman yeni bir elektrikle donanırdı + tüm nesneler ışırdı + kışsa ısınırdı + ısınırdık.
TÜM İNSANLARI O GECE DAHA ÇOK SEVMEYE BAŞLARDIK + uzaklarda tek tük ışıkları görülen yoksul mahalleleri iyice kalplerimize yerleştirirdik + başka kentlerin yoksul mahallelerini düşünürdük + önümüzde düş işçileri yürürdü + yürürken kendi kendimize arlardık + değer tekti bizim için = alınteri + emek. (Zulmü, sömürüyü, adaletsizliği ipe çekerdik soyut darağaçlarında = Ulus Alanı’ndan her geçişimizde soyut darağaçları kurardık alana). Adalet: (“Acımadan insanlara” derdi, “sevmeden insanları” derdi, “nasıl kurtarılır insanlar?” derdi, “bu bataklıktan”. + zulümdü, sömürüydü, tüm adaletsizlikti ‘bataklık’ dediği. “Çok genişlemek kalbimiz” derdi, “sevebilmek için”. Söz buraya gelmeye-görsün bir bir anlatırdı arkadaşlarını PEYGAMBER’in+ PEYGAMBER’le başlayan önemini, yeryüzü için, barış için; gerekliliğini arkadaşlığın + PEYGAMBER’e bağlılığın, varoluşun tek koşulu olduğunu anlatırdı bir bir herkezin deyeni bir yaklaşımla): geceleri gündüzlere ekleye ekleye anlardık daha iyi önemini bir şeyin: insanlar için: yeryüzü için.
Nuri Pakdil,Bağlanma