Cumhuriyetin Aktif statü hakları

1. Mahalli idarelerde kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesi (3.4.1930)

2. Kadınlara seçme ve seçilme hakkının tanınması (5.12.1934)

Bu grupta, kemalizmin halk lehine, aktif statü haklarından birini, en azından bir cins lehine, genişlettiği intibaı uyandıran birbirini tamamlıyan iki uygulama yer almaktadır. Kadınların önce mahallî idarelerde, sonra da genel olarak seçme ve seçilme hakkının tanınması ciddi bir demokratikleşme görüntüsü vermektedir.
Türkiye’de kadınlara oy hakkı verilmesinde bir çok Avrupa ülkesinden önde gidildiği sık sık tekrarlanmaktadır. Ancak bunun gerçek anlamı üzerinde durmaktan kaçınılmaktadır. 1930’lar Türkiye’si gerçek seçimlerin mümkün olmadığı bir cumhuriyetti. Yani değil kadınlar, erkekler dahi seçme-seçilme haklarını kullanamıyorlardı. Bu kanunlarla, şefin tayin ettiği erkeklere bir miktar da kadın katılmış olmaktadır.

Kemalizm, komünizmin işçi sınıfını, proleterleri dayanak yapması gibi, gençleri ve kadınları dayanak olarak kullanmıştır. Gençler sırtlan sıvazlanarak, emanet bırakılarak; kadınlar ise hayalî/sanal siyasî haklar verilerek etkilenmek istenmiştir.

1934’de 18 kadın milletvekili Meclis’e sokulmuştur. Bunlar arasında yer alan köylü kadını Satı’nın hikâyesi şöyledir: Cumhurbaşkanı Ankara köylerini gezerken “Satı Kadın”ı gözü tutuyor. Onu milletvekili yapmak istiyor. Önce adını değiştiriyor. “Satı” “Hatı” (ne demekse) oluyor. Sonra başörtüsü çıkanlıyor, fötr şapka giydiriliyor, şalvar çıkarılıp tayyör giydiriliyor, yani kadıncağızın bütün kimliği değiştirilerek Meclis’e girmesi sağlanıyor.

D.Mehmed Doğan, Türkiye Cumhuriyeti Tarihine Giriş

İnceleyin:  Latin Harfleri Kabulü ve Sonrası

Muhammed Ali

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir