Bilim ve teknoloji 20. yüzyılın ortalarına kadar bir fatih edasıyla toplum hayatında yer etti. Modern bilimin doğduğu 17. yüzyıldan 20. yüzyılın ortalarına kadar dünya ölçüsünde eskiye galebe çalan bir yeniden sözedilebiliyordu. Fakat modern hayat katettiği her merhalede insan hayatını öylesine değişikliğe uğrattı ki bilim ve teknolojinin güdümüne girmeden yaşanılan zamanlar hatırlanamıyacak kadar geride kaldı ve bir yaşama biçimi olarak modem öncesi hayat tümüyle ortadan kalktı.
İşte bu safhasında bilim ve teknoloji artık yenileştirici, yeni ve parlak ufuklar açıcı vasfını kaybetti, muhafazakâr ve kendi iktidarını korumak için baskı yapmaya muhtaç bir kuvvet niteliği kazandı.
Günümüzde bilim ve teknoloji alanındaki yenilikler sona ermiş değildir, tersine bu yenileşmenin hızı öylesine artmıştır ki insanlar günden güne yenileşmenin boşuna bir çaba olduğunu düşünmeye başlamışlardır. Bilimsel-teknolojik devrimden önce sanayi, geleneksel yaşama biçimlerinin yerine endüstri toplumunun şartlarını getirmek gibi sade sayılabilecek bir hedef sahibiydi. Fakat bugün herhangi bir teknolojik araç veya bir fabrika 5-6 yılda modası geçmiş hale gelebilmektedir. Bu değişme de bilimsel-teknolojik alanda insan bilgisinin sürekli ve hızlı biçimde artmasıyla sağlanmaktadır. Bu bakımdan araştırma, laboratuvar çalışması, teorik hazırlıklar toplum düzenlemesinde birinci sırada bir önem sahibi olmuştur. Ne var ki araştırmacılık düzeyindeki teorik çalışmalar bilimsel-teknolojik bilgi piramidinin en üst katını oluşturur. Uygulamanın yerine getirilmesi, uygulamaya konmuş aygıtlar kompleksinin çalıştırılması ve korunması da ayrı ayrı bilimsel-teknolojik bilgiyi gerektirir.
İşte, bu vasfıyla bilimsel-teknolojik toplum, eğitimi kendi sağlığı için kaçınılmaz unsur kabul eder. Bir bakıma modern toplumun yumuşak kamı “bilgi,” bilimsel- teknolojik bilgidir. Modern toplum bu bilgi olmaksızın hem maddî varlığını idame ettiremez, hem de bilimsel- teknolojik bilgiye sırt çevirmek bu toplumu çökertebilecek bir tavır olarak anlaşılır. Eğer insanlar bilimsel ve teknolojik teçhizatlanmanın boşunalığı konusunda bilinç ve karar sahibi olursa çarkların dönmeme tehlikesi vardır.Yalnız bu kadar değil, bilim ve teknoloji dini, tapınaklarını ayakta tutacak müminlerden, sadaka ve kurbanlardan mahrum kalır. Bu ise, modern toplumun boşluğa yuvarlanması demektir.
Bu yönüyle düşünüldüğünde modern endüstri ötesi toplumun iplerini ellerinde tutan çevrelerin, elektronik çağın hakim unsurlarının geniş halk yığınlarını bilgisiz, “cahil” bırakmaktan son derece korkacaklarını söyleyebiliriz. Daha çok insan bilimin ve teknolojinin önemine inandırılmak, daha çok insan aygıtların korunmasına, onların işletilmesi ve geliştirilmesi eylemine inandınlmalı, daha çok insan aygıtların korunmasına, onların işletilmesi geliştirilmesi eylemine katılmalı ki düzen işleyebilsin.
Gelişmiş denilen, bilimsel-teknolojik iktidar sahibi toplum güçlerini korkutan halk yığınlarının günden güne bilgilenmeleri değil; birgün “bu gelişme niçin” diye sormaları ve hayatın anlamını gelişme, refah, zenginlik dışı bir alanda arama ihtimalleridir.
İsmet Özel, Zor Zamanda Konuşmak
0 Yorumlar