Yaratılanların Hakkıyla İlgili Ameller

Başarılı-İnsanlar-Başarı-İçin-Neleri-Feda-Ettiler-300x150 Yaratılanların Hakkıyla İlgili Ameller
Maslahatlarınelde Edilmesi Ve Mefsedetlerin İzalesi Açısından Yaratılanların Hakkıyla İlgili Ameller

Bu tür haklar kendi içinde üçe ayrılır:

1- Mükellefin kendi nefsi üzerindeki haklar. Kişinin kendi şahsı için edin­diği giyecek, yiyecek ve meskenler böyledir. Aynı şekilde kişinin uyuması, sürekli oruç tutmaması, sürekli zühd hayatı yaşamaması gibi durumlar da böyledir;

2- Bazı mükelleflerin diğer bazıları üzerindeki hakları. Bunun ölçüsü; vacip ya da mendup olan her maslahatı elde edip, haram ya da mekruh olan her mefsedeti izale etmektir. Bu haklar farz-ı ayrı, farz-ı kifaye, sünnet-i ayn ve sünnet-i kifaye kısımlarına ayrılır. Bunların bir kısmının farz mı mendup mu olduğunda ve farz-ı ayın mı farz-ı kifaye mi olduğunda ihtilaf edilmiştir. Dinde bu şekilde ihtilaf edilen birçok hüküm vardır.

Allah (cc)’ın şu ayetleri tüm bu hakların yerine getirilmesi gerektiğine delalet eder: “İyilik ve takva üzerine yardımlasın”[32] ayeti maslahatların el­de edilmesine vesile olmayı emreder. “Kötülük ve düşmanlık üzerine yar-dımlaşmayın” ayeti mefsedetlerin elde edilmesine vesile olmayı yasaklar. “Muhakkak ki Allah adaleti, iyiliği ve akrabaya yardım etmeyi emreder”[33] ayeti maslahatların ve onlara vesile olan şeylerin ifasını emreder. “Çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar” ayeti mefsedetleri ve onlara vesile olan şeyleri yasaklar. Maslahatların gerçekleştirilmesini emreden ve mefsedetlerden sakındıran ayetler çoktur. Bu ayetler hem Allah hakkı hem de kul hakkı olan maslahatların gerçekleştirilip mefsedetlerin izalesini kapsamaktadır.

Maslahatların gerçekleştirilmesini emreden delillere örnek olarak ayrıca şu ayetler zikredilebilir: “Onların yaptıkları hiçbir hayır karşılıksız kalmaya­caktır”[34], “Hayırlı olan işleri yapın”[35], “Muhakkak ki onlar hayırda yarışırlar­dı”[36], “Her kim mümin olarak iyilikler yaparsa onun çabasını görmezlikten gelmek olmaz”[37], “Kitab’a sımsıkı sarılıp namazı dosdoğru kılanlar var ya, iş­te biz böyle iyiliğe çalışanların ecrini zayi etmeyiz”[38], “Kim bu haksız davra­nışından sonra tevbe eder ve durumunu düzeltirse şüphesiz Allah onun töv­besini kabul eder[39]

Bu konuda delil olarak şu hadisler de zikredilebilir: “Her iyilik sadaka­dır”[40], “Kul kardeşinin yardımında olduğu sürece Allah da onun yardımında olur”[41] “Zor durumda kalan kimseye yardım edene Allah yardım eder, müslümanın bir ayıbını örten kimsenin ayıbını Allah örter”[42], “Allah her konuda iyiliği emretmiştir”[43], “Canlı bir hayvana yapılan her iyiliğe ecir vardır”[44], “Bir hurmanın yarısı kadar bile olsa sadaka verin, bunu da bulamaz­sanız güzel söz söyleyerek sadaka verin”[45], “Kardeşini güler yüzle karşıla­man dahil hiçbir iyiliği küçük görme”[46], “Bir kadın, komşusunun hediyesi­ni, bir koyun paçası bile olsa küçük görmesin.” [47]

Şu ayet-i celile bunlardan daha geneldir: “Kim zerre miktarı hayır yapar­sa karşılığını alır.” [48] Kutsi bir hadiste de şöyle buyurulmuştur: “Kalbinde zerre kadar iman bulunanları cehennem ateşinden çıkarın.” [49] Bu ayet ve ha­dis küçük büyük, az çok her türlü maslahatın gerçekleştirilmesini teşvik et­mektedir.

Mefsedetleri yasaklayan delillere örnek olarak da şu ayetler zikredilebilir: “Islah edildikten sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın”[50], “Allah boz­gunculuğu sevmez”[51], “Allah bozgunculuk yapanları sevmez”[52], “Yapmakta oldukları bozgunculuklar sebebiyle azaplarını kat kat arttıracağız”[53], “İşte ahiret yurdu, biz onu yeryüzünde böbürlenmeyi ve bozgunculuğu arzulama­yan kimselere veririz”[54], “Kim bir kötülük yaparsa onunla cezalandırılır.” [55]

Şu ayet-i celile bunlardan daha geneldir: “Kim zerre miktarı kötülük ya­parsa onun karşılığını görür.” [56] Bir hadiste de şöyle buyurulmuştur: “Kalbin­de zerre miktarı kibir bulunan kimse cennete giremez.” [57] Bu ayet ve hadis kü­çük büyük, az çok her türlü mefsedet ve ona götüren şeylerden sakındırmak-tadır. Çünkü mefsedete götüren sebepler her türlü kötülüğün-ana sidir.

Bazı sebepler iyi olduğu halde, iyi olduğundan ötürü değil kötülüğe gö­türdüğü için yasaklanmıştır. Yine bazı sebepler kötü olduğu halde, kötü ol­duğundan değil,, maşlaha ta, iyiliklere götürdüğünden ötürü emredilmiştir. Bu tür durumların misali çoktur.

Hz. Peygamber (sav) budanmış bir dal parçasının bile gasbedilmesini ya­saklamıştır. [58] Yine bir başka hadisinde “günahları küçük görmekten sakının”[59] , buyurmuştur. Kitap ve sünnette mubah maslahatlar hariç küçük bü­yük tüm maslahatlara dair emir bulunmaktadır. Çünkü mubah maslahatlar emredilmemiş, yapılmalarına müsaade edilmiştir. Yine kitap ve sünnette kü­çük büyük tüm mefsedetlere dair yasak bulunmaktadır.

Bunların bir kısmı emir ve nehiy sigasıyla gelmişken bir kısmı mükafat vaadi ve ceza tehdidi ile gelmiştir. Çünkü sevap ancak bir maslahatın elde edilmesi için emredilmiş bir fiilden Ötürü vaadedilir. Yine ceza tehdidi ancak birmefsedetin izalesi için yasaklanmış bir fiilden ötürü yapılır. Kişi, Allah’a itaat etmemenin karşılığında dünyada sadece küçük düşüp ahirette mahcu­biyet duysa ve bundan sonra affedilse bile bu durum dahi itaatsizlikten cay­dırıcı yeterli sebeptir. Hele affedilmeyip, azap edilme ve sevaptan mahrum bırakılma şeklinde cezaya çarptırılma nasıl caydırıcı olmaz?!

İnceleyin:  Zahirî ve Bâtınî Amellerin Faziletleri

Bazı mükelleflerin diğer bazıları üzerindeki vazifelerine dair örnekler çoktur:

– Gelirken ve ayrılırken selam verme/ hapşırınca hayır dua etme, hastala­nınca ziyaret etme.!

İyilik ve hayırda hatta mubah olan her şeyde yardımlaşma.

Muamelat hukukuna dair insanın yapması gereken şeyler.

–  İyilikleri emredip kötülüklerden sakındırma. Çünkü iyilikleri emret­mek, emredilen iyiliğin maslahatının gerçekleşmesi için gayret göstermek demektir. Kötülükten menetmek de, men edilen kötülüğün mefsedetinin iza­lesine çalışmak demektir. Bu her müslüman için bir yol göstermedir. Hz. Peygamber (sav) Cerir ile müslümanlara yol göstermek için alışveriş yap­mıştır.

Olaylara şahit olup hakim huzurunda şahitlik yapma.

Hakim, devlet başkanı ve valilerin hüküm verirken mazlumlara karşı insaflı olmaları, aciz kimselere haklarını fazlasıyla vermeleri ve böylece alemlerin Rabbinin lanetinden uzak olmaları. Hz. Ömer devlet başkanı ola­rak çıktığı hutbede şöyle demiştir: “Allah beni lanetinden uzak durmakla mükellef kıldı.” Hz. Ebubekir de muhacir ve ensar huzurundaki ilk hutbe­sinde şöyle demiştir: Ey insanlar, sizin en güçlü olanınız benim karşımda zayıftır, ondan başkalarının hakkını alırım. Sizin en zayıf olanınız ise benim yanımda güçlüdür, onun hakkını alıp veririm. Allah’ın lanetinden uzak ol­manın manası; zalimlere karşı mazlumlara insaflı davranmak ve böylece mazlumları, haklarını Allah’a havale etmek zorunda bırakmamaktır. Yine insanların ihtiyaç ve zaruretlerini gidererek onları, ihtiyaç ve zaruretlerini Allah’tan istemek zorunda bırakmamaktır. Hz. Ebubekir’in bu sözü müslü-manlann haklarına saygı göstermek açısından ne kadar özlü, ne kadar açıktır!

Allah-hakkı olan şeyleri ve müslümanlann haklarını yerine getirme konu­sunu Hz. Ömer gibi kavrayacak hassas bir düşünce gerekir, insanların kaza­nılan zaferleri ve fetihleri Allah (cc)’a izafe etmeyi unutup Halid b. Velid’e izafe ettiklerini öğrenince onu komutanlıktan azledip Medine’ye gönderdi. Müslümanlann zaferleri Allah’a nispet etmeyerek ona nispet ettiklerinde ona güvenip işlerini ona bırakmalarından korktuğu için onu azletti.

– Yetim, deli, aciz ve kaybolan kimselerin mallarını koruma.

– Terkedilmiş çocuklar ile zayi olacak malları sahiplerine vermek-üzere koruma altına alma.

Kurban ve hediyeler.

Büyük küçük iyi olan herşeyin yapılması.

Zor durumda olan borçluya mühlet verme, fakir duruma düşen borçlu­nun borcunu silme.

Kadınların velileri üzerinde kendilerini nikajılarrıa hususundaki hakla­rı ve eşlerden her birinin diğeri üzerindeki haklan.

İhtilafa düşen kimselerin arasını bulma.

Cezaların ve dinin emirlerinin uygulanması dışında merhamet ve şef­katli olma.

Kölelere güç yetiremeyeceği işleri yüklemeyerek iyi davranma, yediğin­den onlara da yedirme, giydiğinden onlara’da giydirme, ikramı hak edenle­re ikramda bulunma, çocukla annesini, kız kardeşle erkek kardeşi, kız çocuk­la babasını ayırmama, dinîn teşvikr.edip mendup gördüğü şekilde kölelerin efendilerinin haklarını yerine getirmesi.

Bazı mükelleflerin diğer bazıları üzerindeki haklarına dair şu misaller zikredilebilir!

Küçük düşürücü durumların örtülmesi, kötü yönlerin ortaya çıkarılma.-ması.

Sövme ve zulümden uzak durma.

Şahitlerin adil olup olmadıklarını ortaya koyma.

Oruç tutanları yedirme, yemin edenlerin yeminin gereğini yapması.

Elbisesi olmayanları giydirme, esirleri serbest bırakma.

Zanaatkarlara işlerinde yardımcı olma.

–  Karşılıksız ödünç para, verme, kefil olma, iflas edenlerin hacir altına alınması, ölüm döşeğinde yatan hastaların tasarruflarının mallarının üçte bi­riyle sınırlı olması.

Maslahatların elde edilmesi, mefsedetlerin izalesi, ülkenin korunması, ordunun donatılması, fesad çıkaranlar ile devlete itaat etmeyenlere engel olunması hususunda hakim, vali ve devlet başkanlarına yardım edilmesi.

Nasihata ihtiyacı olanlara, hatta tüm müslümanlara nasihat etme.

Ana babaya iyilik etme, engellilere yardımcı olma.

Dini, Kur’am öğretme ve Allah’a nasıl ibadet edileceğini gösterme.

İnsanların yaptıkları kötülükleri el ile düzeltme, buna gücü yetmeyenin dil ile düzeltmesi; buna da gücü yetmeyenin yapılan davranışı kalb ile kerih görmesi ki bu imanın en zayıf halidir.

Ana, baba, oğul, kız, dede, nine gibi akrabalar aciz durumdaysalar on­ların nafakalarını temin etme.

Çocuğa bakma, onu emzirme, terbiye etme, güzel ahlakla yetiştirme, hi­maye etme, uygun yaşa gelince namaz ve oruca alıştırma, dünya ve ahiret maslahatlarını temine çalışma, mallarını korumaya azami derecede önem verme, sıkıntılarını giderme, onlar için en iyi olanı yapma, onlar için mefse-det olan şeyleri izale etme. Tüm bunların bebek ve çocuklar için yapılması vacip olunca müslümanların yerine getirilmesi gereken maslahatları hakkın­da ne söylenebilir?

İnceleyin:  Faziletlerin Türleri

Güzel sohbet etme, beşerî münasebetlerde nezakete uygun davranma, sıkıntıları giderme, çok cömert olma, misafirlere ikram etme, komşulara iyi­lik etme, akrabaları ziyaret etme, insanlara yemek yedirme, selamı yaygınlaştırma, yumuşak sözlü olma.

Söz, fiil ve davranışlarda adil olma.

Akitlerin gereğini yerine getirme, verilen sözde durma, vaatleri yerine getirme, ziyarete gelenlere ikramda bulunma.

Birbiriyle çarpışan, ihtilafa düşen insanların arasını bulma, başkalarının

haklarına engel olan, devlet başkanına isyan eden, topluma karşı suç işleyen kimseleri ıslah etme.

Şaşkın kimselere doğru yolu gösterme, dul kadınları evlendirme, arka­daşlara muhabbet besleme, kölelere ikramda bulunma, biriyle karşılaşınca tebessüm etme.

îyilik yapana iyilik yapma, kötülük yapana aldırmama. Bunun en açık örnekleri; gelmeyene gitmek, vermeyene vermek, zulmedeni affetmek, kötü­lük yapana iyilik yapmaktır.

İnsanlara konumlarına göre davranma. Mesela peygamberleri yücelt­mek, dindar kimseleri şereflendirmek, veli kullara hürmet etmek, alimlere saygı göstermek, zayıflara merhamet göstermek böyledir.

Kendisi için istediğini din kardeşi için de istemek, kardeşinin satmak üzere pazarlık ettiği bir malın aynısını o pazarlık üzerine ileri sürmeme, ya da satın almak için pazarlık ettiği bir mala daha fazla fiyat vermeme, din kar­deşinin istediği hanıma talip-olmama, ziyafet sofrasına ancak ev sahibinin iz­niyle oturma, kardeşine zulmetmeme, onu terk etmeme, ona acı çektirmeme, onu zor duruma sokmama, utandırmama, korkutmama, acele etmeye zorla­mama, hakir görmeme, ona verdiği sözden dönmeme.

Hakettiği şeyin tamamını verme, hakkının tamamını almasını hoş gö­rüyle karşılama.

Başkasının hakkına saygı gösterme, kısas, had ve tazir gibi bir cezanın uygulanması hakkına sahip olanın suçluyu affetmesi, insanların mahremle­rine bakmama, davete icabet etme, kusurları telafi etme, basit hataları affet­me, ihtiyaçları giderme, var gücüyle insanlara sadaka verme ve insanlara gü­cünün yettiği her türlü iyilik ve güzelliği yapma.

Hased etmeme, dostluğu bozmama, sırt çevirmeme, kibirlenmeme, kö­tülük yapmama, gıybeti, iftirayı, kusurlarını sayıp dökmeyi, insanın şerefiy­le oynamayı ve soyunu karalamayı terk etme.

Pazara mal getiren köylüleri yolda karşılayıp mallarını ucuza kapatma­ma, fiyatları artıracak karaborsacılık yapmama, hilelerle pazarlığı kızıştırıp fiyat arttırmama, bir malın değerini düşürmeme.

Zor durumda olanm borcunu erteleme, varlıklı olanın üzerine gitmeme, fakir duruma düşene kolayVr. gösterme, ödenmesi gereken borcu oyalama­ma.

Saygısızlık etmeme, ikiyüzlü davranmama, entrika çevirmeme, haksız­lık etmeme, konuşan bir kimsenin sözünü kesmeme.

Vakti gelince zekat vermeyi tehir etmeme, imkan varsa alacaklı borcu­nu isteyince ödemeyi geciktirmeme, yine imkan varsa hakimin verdiği hü­kümleri yerine getirmeyi, şahit olunan bir mesele hakkında şahitlik yapma­yı, fetvaya ehil olunca fetva vermeyi geciktirmeme.

İzzeddin Ibn Abdüsselam – Islami Hükümlerin Hikmet ve Esasları,syf.199-206

[32] Maide 20

[33] Nahl 90

[34] Ali Imran 115

[35] Ha cc 77

[36] Fnbiya 90

[37] Enbiya 94

[38] Araf’ı 70

[39] Maide 39

[40] Buharı, fideb, 10/447

[41] Müslim, Zikir ve Dua, 4/2074

[42] Bir önceki hadisin devamı

[43] Müslim. es-Saydu ve’z-Zebaîh 3/3548

[44] Buhari, Edeb, 10/438; Müslim, Selam, 4/1761

[45] Buhari Edeb, 10/448; Muslini, Zekat, 2/704

[46] Müslim, Zekat, 2/2026

[47] Buhari, Edeb, 10/445; Müslim, Zekat, 2/714

[48] Zilzal 17

[49] Buhari, îman, 1/72

[50] A’raf 85

[51] Bakara 205

[52] Maide 64

[53] Nahl 88

[54] Kasas 83

[55] Nisa 123

[56] Zilzal 8

[57] Müslim, İman, 1/93

[58] Müslim, iman, 1/122.

[59] Ahmed b. Hanbel” 1/402

[60] Tirmizi, Tefsir, 9/152-153

[61] Talak 2, 3

[62] Talak 4

[63] Fussilet 34

[64] Muhammed 7

[65] Bakara 175

[66] Maide 38

[67] Nur 2

[68] Nisa 3

[69] Enfal 46

[70] Bakara 261

[71] İbrahim 24-25

[72] Bakara 17

[73] İbrahim 26

[74] Nah l78

[75] Nah l81

[76] Casiye12

[77] Casiye 13

[78] Nahl

[79] Nahl l81

[80] Hucurat l8

[81] Yunus 14

[82] Ali İmran l81

[83] Şura 11

[84] Gafir 65

[85] Bakara 255

[86] Nahl 76

[87] Bu hakların birinci ve ikincisi sayfada geçmişti

ilimdunyasi.com

Muhammed Ali

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir