105. Hikmet
Azrail birgün gelir şiddet ile
Sıcak bedenden aziz canı vermek gerek
Beş günlük geçici ömrü elden çıkarıp
Çare bulmadan ahir bir gün ölmek gerek
Oğul-kızın ağlayıp kalsa feryad edip
Mal ve mülkün burada kalsa şaşkın olup
Düşmanların sevinçlenir seni görüp
Boynunu sunup uzanarak yatmak gerek
Miras diyerek baş-ayağını bağlayalar
Sıcak suyu başdan döküp yıkayalar
Dört taraftan yavaş yavaş tutalar
Altı karış bezden kefen eylemek gerek
Cenazeni büyük-küçük kaldırsalar
Kabristana bakıp seni yürütseler
Yetmiş yerde soru sorsa melekler
Bir bir onun cevabını vermek gerek
Ahalinin mezarında imareti
Görün orada türlü türlü alameti
Kabir adlı kıyamet penceresini
Siyasetli eve varıp girmek gerek
Girip görsen karanlık yoktur ışık
İçi dolusu hasretdir ateşli ayrılık
O gün sana kim eyleye sana yardım
Ta kıyamet tan atana kadar yatmak gerek
Ömrün sonunda olacaktır bir gün tamam
Bu iş ile gitsen eğer selam “yurdu”
Helali bırakıp yemiş olsan daima haram
Azabını gidip orada çekmek gerek
Kul Hoca Ahmed tevbe eyle ölmeden önce
Al yanağın kabirde yatıp solmadan önce
Yılan-çıyan kabrin içine dolmadan önce
Kaza kılsa razı olup durmak gerek
106. Hikmet
Kara gündür o saat ki dünyadan sefer eylesen
Kadın-evlâd, mal ve mülkün hepsinden geçer olsan
Seni koymaz ecel aslâ, ne kadar hükmün geçerli olsa;
İdare ile alemi eğer altın ve yakut eylesen
Muhassıldır ahaliye ecel tıpkı askerler gibi;
Gazap ile alır canını, ne kadar inlesen
Olmuştur herkese ferman ölümün şerbetini içmek;
Kaçıp ondan kurtulmazsın, ne kadar ondan çekinsen
Ahalinin mezarına varıp bir bir temaşa eyle
Ölülerden ibret almak gerek bağrını kebap eylesen
Her zaman iyilik eyle, gidersin işbu dünyadan;
Kıyamet yüz suyuna gerek ciğerini kan eylesen
Allah emrini tutan olur o evliyâlardan;
Olursun evliyâlardan, riyâzeti çokça eylesen
Sevinme mal ve mülküne, kurutur bu ecel sonunda
Kara yere girersin sonunda, ne kadar kâr ve kazanç eylesen
Hoca Ahmed kötülük ile hayatını eyleme zâyi;
Olursun Hazret’e lâyık, eğer seherde ibadet eylesen
…
Hesap Günü
112. Hikmet
“Külli men aleyha fan” ayetinde
Bir Allah’dan başka mahluk ölür imiş
İsrafil Sűr’u alıp üflediğinde
Kabirden yeni deri giydirilerek yanar imiş
Elli bin yıl kabir başında durduğunda
Ondan sonra Arasat’a sürdüğünde
Yalın baş ve çıplak ayak yürüdüğünde
Adem oğlu deli gibi olur imiş
Önce hesap eyleyince taharetden
İkinci hesap eyler namazından
Üçüncü hesap eyler helal-haramından
“Ben-ben” diyen şaşkın olup kalır imiş
Hesabı yapıp yürütünce mahşere doğru
Ahali adım atınca çaresiz hepsi
Apaçık orada görünce cehennem ateşini
“Aman” diye çığrışarak durur imiş
Bütün ümmet yüzyirmi bin saf olunca
Etraflarında melekler saf tufunca
“Eyne’lmefer” nidasını ulaştırınca
Kaçıp kurtulmak olmaz deyip söyler imiş
O vakitde çağrı gelince “Vemtazül yevm”
O günde korunak olunca namaz-oruç
Aklın ve şuurun gidip orada kalmayınca idrak
Dil suskun olup konuşamadan kalır imiş
Bütün halklar Adem Ata’ya doğru ardınca gidince
“Ey babamız şimdi bizi kolla”deyince
“Ruhsat yok, benden geçti evlat” deyince
“İbrahim’e gidelim”deyip söyler imiş
İbrahim’e gidip söyleyince Adem Ata
“Şefaat eyle bunlara sen hepsi hata”
O da der “Sizden yakın Adem Ata”
“Musa tarafına gidelim”deyip söyler imiş
Musa deyince “-Rabbi erini-” dedim o gün
Acizlikten çıktığım yoktur işte bugün
Gidelim Muhammed’e olup mahzun”
Hepsi Hazret’e doğru gider imiş
Musa deyince “Ya Muhammed ayak bas
Ümmetlerin cehennem içinde yok oldu”
Muhammed’de iba eyleyip durunca o an
Musa bırakmayınca birlikte varır imiş.
Tacını alıp kısıp koyup arş altında
Feryad edip ağlayıp durunca işte o günde
“Ya Kadir, Ya Gafur” dediğinde
“Ya Habibim başını kaldır”deyip söylerimiş
Alıp gel ümmetini dergahıma
Bağışlayım hepsini ben sizlere
Dahil eyleyim hepsini cennetime”
Böyle diyerek Hakk’tan nida gelir imiş
Zahid, abid, has kullardan, alimleri
Alıp gelince dergahına işte bunları
Rabbim der ki “Ya Muhammed asiler hani?”
“Asi layık değil” deyip söyler imiş
Âsi-cafi layık”deyince “rahmetime”
Yine der “Dahil edeyim ben onları cennetime
Günahlarını bağışlayım hepsini sana”
Rasul memnun olup gelir imiş
Musa ile Râsulullah yürüyüp gelince
“Asi-cafi ümmetlerim! Yürüyün” deyince
“Günahlarınızı affeyledi Kadir, Hayy”
Cennet içine önden gelip girer imiş
Kul Hoca Ahmed kıyametten söyledi bunu
Hikmet eyleyip ahaliye yaydı bunu
Ulu ulu kitaplardan söyledi bunu
Okuyandan dua talep eder imiş
Ölüm Elçisi Geldi,Hazırlığını Niye Yapmazsın?
189. Hikmet
Ölüm elçisi geldi, hazırlığını niye yapmazsın?
Sakal-saçın ağarmış, hazırlığını niye yapmazsın?
Bedeninde kalmadı kuvvet, vücudunun tamamı zahmet,
Onlardan almadan ibret, hazırlığını niye yapmazsın?
Ölümün elçisi geldi, sana şimdi haber verdi,
Sana ne oldu, gelip hazırlığını niye yapmazsın?
Kamu yaranların gitti, gösterdi kokusunu tüttü,
Gelip yer koynunda yattı, hazırlığını niye yapmazsın?
Bu dünyayı niye sevdin? Yanlış yaptın, hata kıldın,
Hani ukbaya ne kıldın, hazırlığını niye yapmazsın?
Bu tenden canın almağa, melek geldi ayırmağa,
Seni koymaz dem vurmağa, hazırlığını niye yapmazsın?
Kul Hoca Ahmed, ne iş kıldın? Özünü esirgedin,
Bu dünyaya aldanıp yığdın, hazırlığını niye yapmazsın?
Kuşku Yoktur,Kıyamet Günü Gelir,Dostlar
190. Hikmet
Kuşku yoktur, kıyamet günü gelir, dostlar,
“La uksimu bi yevmil-kıyameh” deyip söylemedi mi?
Özünü Baki, özgeleri fani bilin,
“Küllü şey’in helikün” deyip söylemedi mi?
Cümle canlar yer koynuna ahir girer,
Mengü, Baki, Kadir İzim özü kalır.
Zamane ahir olsa, gök yarılır,
“İzas-sema’un-şekkat” deyip söylemedi mi?
Kıyametin alameti sayısızca geçer,
Kelamullah mâna yazıp, yazı açar.
Bulut kükreyip, yer tebrenip, dağlar kaçar,
“Yevme tercifur-racifeh” deyip söylemedi mi?
Allah bilir kime rahat, kime azab,
Kadir İzim kadı olup sorar hisab.
Vah hasret, bende nasıl verir cevab,
“Yevme yekumül-hisab” deyip söylemedi mi?
Kul Hoca Ahmed söyler gece-gündüz, yâ Rab, seni,
Hıçkırıp ağla, aşkın ile gece-gündüz
Bulur bende yürüse daima isteyip seni,
“Fetlubni tecidni” deyip söylemedi mi?
Hoca Ahmed Yesevi – Divan-ı Hikmet
http://www.divanihikmet.net
0 Yorumlar