Yakut Taşla Bir midir?

Hz. Peygamber de selefi olan peygamberler gibi, biyolojik, psikolojik ve sosyal yönlerden bir insandır. O da müşterek temel ruhun hâkim olduğu bütün risâlet devirlerindeki ilahi geleneğin bir temsilcisidir. O’nun peygamberliği beşerî fıtratını ortadan kaldırmamıştır.

Ancak vahye ve gaybî hakikatlere mazhar oluşunun O’nun maneviyatında oluşturduğu şahsiyet derinliği ve inceliği hiçbir varlığa nasip olmayan ulvi bir mevkiyi O’na kazandırmıştır. Öyle ki, sıradan bir mümin için şüphenin arız olabileceği iman konuları O’nun için hakka’l-yakîn makamındaki somut gerçeklikler gibidir.

Çünkü O, dinlediğinde gök kapılarının gıcırtısını duyan, baktığında kabirlerin içini gören, ünsiyet kurduğunda meleklerle fısıldaşan, adım attığında Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya yürüyen ve terakki ettiğinde “ulu’l-azm” peygamberlerle sohbet ede ede gök tabakalarını geçip, cenneti, cehennemi, arşı, kürsüyü, sidreyi görerek dergâh-ı ilâhîye vasıl olandır.

Şu halde O’nun beşerin en değerlisi ve nübüvvet zincirinin en faziletli halkası olmasının sırrı, müşahede ettiği böylesi beşer üstü gerçekler karşısında bir münzevi olarak tekrar Hira’ya dönmeden, bir ruhban olarak dünya hayatından elini eteğini çekmeden yiyen, içen, evlenen ve Kur’ân’ın ifedesiyle “çarşılarda dolaşan” bir peygamber oluşundadır (Furkân, 25/7).

Şairin ifadesiyle;هو بشر لا كالبشر كانه ياقوت بين الحجر

O bir insandır; (ama) sıradan bir insan gibi değil. O, taşların arasındaki yakut gibidir.

Sarraf olan bilir…

Yasin Pişgin Hoca

İnceleyin:  Bazı Sûre ve Âyetleri Okumanın Faziletleri

Yusuf Aslan

Tarih talebesi ve ilme pek meraklı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir