Putlaştırma
Kendimizi bulmamıza, ilerlememize başlıca engel, putlaştırma psikolojimizdir. Müsbet ve menfî alanda putlaştırma. Şahısları putlaştıra putlaştıra düşünceyle, düşünceleri putlaştıra putlaştıra inançlarla ilgimizi kesiyoruz. Bakıyoruz, bütün alanlarda ufuklar donuklaşmış; put donukluğu sarmış görüş alanım. Düşünce, sanat ve politika alanında putlar önünüzü kesiyor ve ayaklarınıza bir gölge gibi sarılıyor.
Put, kurumuş bir ağaçtır. Kökte biraz yeşillik ve canlılık varsa, onu da kurumuş koca göğde, bir türlü gelişmeye bırakmaz.
Genç insana on öğüt saymağa kalksam, birincisi: «putlaştırmayacaksın!» olurdu. Çünkü: kurumuş bir ağaçtan farksız olan put, eninde sonunda hafif veya şiddetli bir rüzgârda devrilir ve puta dayanan da onun altında kalır.
İyiyi de, kötüyü de putlaştırma eğilimini taşıyoruz. En zayıf yanımız bu. Düşünce kısırlığı, kritiksizlik putlaştırmaya yol açıyor, putlaştırma da düşünce kısırlığına, kritiksizliğe. Bu ikisi birbirini destekleye destekleye düşünce gelişmesinden uzaklaşıyor, putların alacakaranlığına gömülüyoruz.
Put, insanı ahiretten de, dünyadan da uzakta tutan bir kabirdir. Ruh için bir kabir azabıdır.
Konca, bahar gelince açılmak ister. Düşünce alanı da böyledir. Fakat, putlardan yapılma bir duvar, peşin hükümler duvarı, onun açılmasına, güller saçmasına engel olur.
Asıl gerilik, şahısları putlaştırmaktır. Çünkü: insanların faniliğini görmeyen, insanların geleceğine inanmayan, bir sonraki neslin bir öncekini aşacağına güvenmeyen insanlar, çağının insanlarım putlaştırır veya geçmiş zamanın insanından putlar örer. Ama Allah’a inanan, hakikatten başka bir değer ölçüsü bilmeyen, Allah’ın nimetinin tükenmeyeceğine güven besleyenler, kimseyi ve hiç bir şeyi putlaştırma ihtiyacım duymazlar. İşte asıl öncü olanlar, ileri olanlar ve durmadan ilerleyenler onlardır.
Putlaştırma psikolojisi, zihinde bir kireçleşme, çölleşme ve çoraklaşma demektir. Çünkü: zihnin gerçek çalışması, sürekli olarak put kırma demektir düşünce alanında. İlim alanında bir teori putlaşmaya başlamışsa, üstün bir zekâ ve sabırlı bir çalışma, bir gün o teoriyi yıkar ve yeni bir teori getirir. O teori de putlaşırsa, bir gün, o da yıkılır. Bu, ilim alanında put kırma demektir. Sanat alanında da, yeni sanatçıların gelmesi, putlaşmaya yüz tutan sanatçıların devrilmesine yol açar. Böyle böyle sanat da, edebiyat da ilerlemiş olur. Politika alanında da durum değişmez.
İslâm, bütün alanlarda putları devirdi ve insanın putlaştırma eğilimini kırdı. Yeni put doğumuna engel olan şartlan getirdi. İslâm’dan uzaklaşıldıkça putlar gözükmeye başlar her alanda, İslâm’a yaklaşıldıkça da putlar hazan yaprakları gibi dökülür ve kırılırlar.
Tarih, bir yandan put dikme, bir yandan da dikilen putları kırma şeklinde görünen iki kuvvetin çarpışmasıyla örülen bir ağ gibidir.
Değerlendirme ayn, putlaştırma ayndır. Değerlendirme, bir ölçme ve tartma işidir ve her zaman yeniden değerlendirmeye açık kapı bırakmaktadır. Putlaştırma ise, ansızın bastıran bir yanılmanın ebedi olarak sürdürülmek istenişi, duygu dondurulması işidir. Kritiğin ve yeniden değerlendirmenin bütün kapılarını kapama işidir.
Müslüman, her şeyden önce kendi nefs putunu kıracaktır. Daha doğrusu, nefs putu her örülmeye doğru gidişte, o örgüyü müminin kalbi çözecektir. Sonra, başka insanların putlaşmasına da razı olmayacaktır müslümanın inancı. Çünkü: Allah inancı, ortak tanımayan bir inançtır. İnanç, düşünce ve aksiyon alanında putlarla savaşacaktır müslüman. Bu dünyadaki en büyük ödevi budur. Putlar devrilmeden, öte dünyanın ulvî çizgilerini bu dünyadan görmeye imkan yoktur. Bu kıyıdan, öte kıyıyı görmeğe engel olan başlıca perdeler, putlardır.
Sezai Karakoç-Günlük Yazılar 2