64.000 Kişinin Kafatasını Kim Ölçtü?
Süleyman Yeşilyurt, yeni bir kitap yazmış: “Dersim Ermenisi Yemuş Hanımın Oğlu Çarkçı Kemal” Kitapta, Çarkçı Kemal diye bahsedilen kişi, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu imiş.
100 bin adet basılan o kitabı daha görmedim. Yalnız, Adem Demir’in, Süleyman Yeşilyurt’la yaptığı röportajı, evvelki günkü Türkiye’de okudum. Yeşilyurt diyor ki:
“1936 senesinde, İsmet İnönü’nün talimatıyla, Türkiye 10 bölgeye ayrılıyor ve 64 bin kişinin kafatası ölçülüyor. Bunlara, Mimar Sinan’ın kafatasının mezardan çıkarılıp ölçülmesi de dahildir. Türkiye’de soy-soptan bahseden ilk parti CHP’dir. Bu rezalet, ilk ve son defa onların döneminde yapılmıştır.”
Bu iddianın doğru tarafları da var; yanlış tarafları da. 1931 yılında Devlet Matbaasında 30.000 adet bastırılan ve 1950 yılına kadar liselerimizde okutulan 4 ciltlik tarih kitabının ilk cildinin sonunda, bir insan ve bir goril iskeletinin resimleri yan yana duruyor. O tarih kitabının 5. sayfasında, insanlarla maymunların müşterek bir soydan geldikleri yazılı. Tarih kitabının 15. sahifesinden itibaren ırk konusu işlenmektedir. 5. ve 6. resimlerde Brakisefal ve Dolikosefal kafatasları gösterilmektedir.
Resmî tarihimizin 20. sayfasında denilmektedir ki:
“Tarihin en büyük cereyanlarını yaratmış olan Türk ırkı, benliğini en çok muhafaza etmiş bir ırktır. Bütün tarihte, böyle büyük bir ırkı, bir millet halinde görmek, bilhassa zamanımızdaki insan heyetlerinin pek çoğuna nasip olmayan büyük bir kuvvet ve büyük bir şereftir.”
Ben, o tarih kitabındaki: “İnsanlarla maymunların müşterek bir soydan geldiklerine dair” iddiaya kat’iyyen ama kat’iyyen katılmıyorum. Ama Türk ırkına dair yazılan cümlelere, bütün varlığımla selâm duruyorum. Dünyada, kendi soyunu-sopunu sevmeyen, acaba kaç kişi vardır? Bizim bir atasözümüzde belirtildiği gibi: “Aslını inkâr eden haramzadedir!”
1936 yılında, 64 bin kişinin kafataslarının ölçüldüğü doğrudur. Ama böyle bir çalışmayı İsmet İnönü’nün başlattığı tamamen yanlıştır. Böyle bir teklif, Âfet İnan‘a, bizzat Atatürk tarafından yapılmıştır. Âfet İnan da bu büyük işe, Prof. Dr. Eugene Pittard ile birlikte başlamıştır. Nitekim hem Âfet İnan, hem de Prof. Pittard, 1947 yılında, Türk Tarih Kurumunun 15 numaralı yayını olarak çıkan malum eserde, bu hususu açıkça ve iftiharla belirtmişlerdir.
Ama Süleyman Yeşilyurt, herhalde “Atatürk’ü Koruma Kanunu”na çarpmamak için, bu işi tamamen İnönü’nün üstüne yıkmak istemiştir. Yeşilyurt, 1936 yılında, soyumuzun bazı özelliklerinin araştırılmasını rezalet sayıyor. Bu iddiayı da anlayabilmiş değilim. Milletimizin çeşitli özelliklerini araştırmak, bilmek neden rezalet olsun? Dünyada bir Montofon ineğinin, bir legorn tavuğunun bile ırkî özellikleri ilim adamlarıyla birer birer tespit edilmedi mi? Yani Türk ırkı, bir Montofon ineğinden, bir legorn tavuğundan daha mı önemsizdir?
Ben doğrusu bilmiyorum; Süleyman Yeşilyurt’tan şunu öğrenmek istiyorum: Bu 64.000 kişinin kafatasları ölçüldükten sonra, Türkiye’de kime: “Senin kafatasın Türk’ün Brakisefal kafatasına benzemiyor” denilerek ayırımcılık yapılmış, vatandaş sayılmamıştır?
Ben, ömrümün hiçbir devresinde CHP’ye yakın olmadım. Soyla-sopla ilgilenmek rezalet ise, Süleyman Yeşilyurt, neden Kemal Kılıçdaroğlu’nun soyuyla-sopuyla uğraşıyor? Dünyada kim annesini babasını ve ırkını seçerek doğmuştur Yeşilyurt birilerinin ekmeğine yağ sürdüğünün farkında değil midir?
Yavuz Bülent Bakiler