Ateistler evrende kaos olduğunu iddia ederek esasen bu evrenin belli bir düzeninin olmadığını, buradaki olayların karmakarışık olduğunu söylemekte ve bu nokta üzerinden de böyle bir evrenin yaratılmış olamayacağını ispatlamak istemektedirler. Sözgelimi, bu evrenin bir düzeni olduğunu ve burada her şeyin belli bir sistem içerisinde yürüdüğü kabul edildiğinde bu düzeni kimin yürüttüğü ve bu sistemi kimin kurduğu şeklinde ciddi sorular gündeme gelmektedir. Bu sorulara sahici cevaplar veremedikleri için en kestirme yolun evrende kaos olduğunu iddia etmekten geçtiğini düşünmektedirler.
Fakat bu iddialarını temellendirmeye çalışırken çoğu zaman şu hataya düşebilmektedirler: Evrende kaos olduğunu ispat edebilmek için bu evrende depremlerin, sellerin, yırtıcı hayvanların avlanmasının, güçlünün zayıfı ezmesinin var olmasını, yıldızların patlamasını, göktaşlarının kimi zaman birbirleriyle çarpışmasını bir argüman olarak kullanmak… Oysa bunların hepsi “kötülük problemi” ile ilgili konular olup evrende düzen olmasıyla ilgili değildir. Dolayısıyla bu olayların bulunduğumuz evrende niçin var olduğu sorusunun cevabı “kötülük problemi” başlığı altında aranmalıdır. Şu da var ki, evrendeki düzeni biz Allah &’ın varlığına bir delil olarak sunuyorken bu tarz olaylar Allah 3t’ın varlığı değil de yarattıklarına merhameti bağlamında ele alınması gereken konulardır. İki meseleyi birbirine karıştırmamamız gerekir.
Şunu da düşünmeliyiz: Bir firmanın ürettiği mallardan bazılarının bozuk çıkması o firmada düzen olmadığım gösterir mi bize? İmtihan için yaratıldığı her seferinde vurgulanan bu dünyada deprem ve hastalık gibi musibetlerin bulunması elbette Allah H’ın belli hikmetlerine mebnidir. Öyleyse bu olayları evrende düzenin olmadığına dair delil getirmek doğru değildir.
Evrende Nasıl Kaos Olabilir?
Biz farkında olmasak bile hemen her şeyi evrendeki düzen sayesinde yapabiliyoruz. Mesela benim şu anda şu satırları önümde mevcut olan bilgisayar aracılığı ile yazabilmem evrendeki düzen sayesinde olabiliyor, öyle ya, evrende kaos olsaydı belki benim gözüm bir önceki yazıda görecek bu yazıda görmeyecek, kolum ve parmaklarım bir önceki yazıda hareket edebilecek bu yazıda edemeyecek, beynim bir önceki yazıda işlev halinde olacak bu yazıda olmayacaktı. Aynı şekilde evrende kaos olsaydı benim bilgisayarım onu tasarlayıp üreten firmanın kurguladığı şekilde çalışmayacaktı. Ne zaman çalışıp ne zaman çalışmayacağını da kestirebilmemiz mümkün olmayacaktı. Kaos budur. Yani düzenin tersidir. Kaosta bir adım ötesini tahmin edebilmeniz mümkün değildir. Ve maddenin gidişatını gözlemleyebilmek düşünülemez.
Dikkat ederseniz ateistler evrene kaosun hâkim olduğunu değil de kaosun var olduğunu söylemektedirler. Çünkü onlar da mevcut düzenin evreni bütünüyle kuşattığı ve kaos denen şeylerin bu düzene nispetle yok gibi bir şey olduğunu gayet iyi bilmektedirler. Oysa bu iddia bile evrende düzenin var olduğunu ispat etmek demektir. Bir şehir düşünelim: Binaları belediyenin müsaade ettiği yerlerde belli bir ölçüye göre yapılmış, sokakları belediyenin kurduğu sisteme göre düzenli şekilde süpürülüyor, çöpleri toplanıyor, trafik lambaları şehirdeki trafiğin düzenli şekilde akışım sağlıyor, sokak lambaları olmaları gereken yerlere asılmış ve gece olunca aydınlatıyor vs. Bu şehirde kaosun var olduğunu söyleyebilir miyiz? Ateistler ise bu şehre bakarak, yıkılma müsaadesi çıkmış birkaç binayı göstererek “bak binalar yıkılıyor” diyerek bu şehirde kaosun olduğunu iddia ediyorlar. Oysa bu yıkım, yeni yapımlar için bir ilk adımdır. Yani bu yıkım da bu şehirdeki düzenin bir parçasıdır.
Şayet bu evrende biz neredeyse her şeyi defalarca denememiz neticesinde aynı sonucu alıyorsak burada bir kaostan nasıl bahsedebiliriz. Yemek yapmak için ocağa tencereyi koyduğumuzda “bakalım bu sefer ocak yanacak mı?” diyor muyuz? Yahut ateşe elimizi yaklaştırdığımızda “bakalım bu kez yakacak mı?” suya temas ettiğimizde “bakalım bu defa ıslatacak mı” dedik mi hiç? Allah ’ın bir düzen olarak burada tesis ettiği nedenselliğin bütünüyle bizi kuşattığı bu evrende düzensizlikten bahsedebilmek akıl kârı mıdır? Bütün matematiksel eşitliklerin, formüllerin var olduğu, bilim yapabildiğimiz bu evrende nasıl kaostan söz edebiliriz? Şunu unutmayalım: Kaosta kanun olmaz, kaosta olaylar formulize edilemez.
Kaos Olsa Bilim Yapılamaz
Evrende düzen olduğunun en büyük delillerinden biri de bilim yapılabilmesidir. Bildiğimiz üzere bilim, yaşadığımız tabiattaki eşya arasındaki belli dengeleri, sebep ve sonuç ilişkilerini defalarca deneyleyerek ortaya sonuç çıkartma işlemidir. Oysa bilim adamının üzerinde deney yaptığı her ne şeyse onun evrendeki bütün numunelerini incelemez. Böyle bir şeyin imkânı da yoktur zaten. Onun yaptığı şey, evrende milyarlarca ferdi bulunan o maddenin birkaç örneği üzerinden deneyler yaparak ortaya genel bir kural/netice koymaktır. Evrende kaos olsa bilim yapılabilmesi asla mümkün olmaz.
Bilim, yükleri aynı olan iki maddenin birbirini ittiği sonucunu, bu iki madde üzerinde defaatça deney yaptıktan sonra ortaya koyar. Sonrasında aynı özelliklere sahip bütün maddelerin birbirlerini ittikleri sonucunu da bizlere verir, örneğin bilim, iki hidrojen atomuyla bir oksijen atomunun birleşerek bir su molekülünü oluşturduklarını ve bunun olabilmesi için de belli kuralların, açıların olması gerektiğini bizlere sonuç olarak sunabilmek için bunlar üzerinde defalarca deneyler yapar. Ve sonuç olarak evrendeki tüm su moleküller için de bu kuralın geçerli olduğu şeklinde bir sabite ortaya koyar. Demek ki mikro seviyedeki atom, element ve moleküller ile makro düzeydeki galaksiler hep belli yasalara tabidirler. Bu yasalara bağlı oldukları bilindiği için bilimde belli maddeler üzerinde yapılan deneyler üzerinden diğer aynı maddeler hakkında genelleme yapılmaktadır. Evrende düzen olmasa birbirinden tamamen bağımsız olan bu maddeler için nasıl böyle bir genelleme yapılabilir?
Fizik ilminin tamamı ve evrendeki hareketler hakkında yapılan tüm izahlar aslında evrende bir düzenin var olduğu ön kabulüne dayanmaktadır. Astronomi, Biyoloji ve kimya alanlarıyla ilgili yapılan izahlar da böyle değil midir? Günümüzde astronomların yarım asır önce hangi gün güneşin nereden doğduğunu hesaplayabilmeleri ve yıllar sonra ayın hangi günde tutulacağım hesaplayabilmeleri evredeki düzen sayesinde mümkün olmaktadır. Bir diğer misal olarak, yaşh bir yıldızın ne zaman patlayacağım ve bu patlamadan sonra yeni bir düzen olarak nasıl bir şeyin ortaya çıkacağını tahmin edebilmeleri de bu kabildendir. Aynı şekilde haftalar sonraki hava durumunu bile tahmin edebilmeleri evrendeki düzen sayesindedir.
Biyoloji baştan sona bir düzendir. Eğer insanlar olarak vücudumuz sürekli farklı reaksiyonlar gösterecek olsa doğup, büyüyüp gelişmemiz mümkün olabilir miydi? örneğin, üç milyar baz içeren DNA’nın hiç karışmaksı- zm kendini kopyalayabilmesi ve düzenli şekilde protein üretmesi kaosla yan yana getirilebilir mi? Dünyanın etrafını dolaşabilecek kadar olan uzun olan bir ip düşünün: bu ipi sarıp çantanıza koydunuz. Bir gün sonra açıp baktığınızda ne halde olabileceğini tahmin ediyorsunuzdur umarım. Oysa bir hücredeki DNA çokça uzun olmasına rağmen adına histon denilen makaraya benzeyen sayısızca proteine sarılmakta ve kromozom içinde paketlenmektedir. Şayet bu olay olmasa dünyada canlılık denen bir şeyden bahsedilemeyecekti. Çantanıza serbest şekilde bıraktığınız bir ip bile saatler sonra çözülemeyecek bir şekle giriyorken burada anlattığımız DNA olayı düzen değilse nedir?
Şunu da düşünelim: Dünyanın dönme yörüngesinden endişe duyuyor muyuz? Bir yerlere çarpacak olmasından duyduğumuz bir endişe var mı? Zaten bu seyrindeki düzenden dolayı her yıl baharı yaşayarak neşeleniyor, kışa erişerek farklı bir keyif almıyor muyuz? Yine her yıl baharda bitkilerin yeşermesine ve sonbaharda solup yok olmasına şâhid olmuyor muyuz? Sonbaharda bitkilerin solup yok olmasını bize bir kaos gibi gösterenler esasen bunun da mevcut düzenin bir parçası olduğunu niçin anlamak istemezler?
Bilimin inceleme alanına giren hemen her şey maddenin belli bir düzen içinde hareket ettiği ön kabulüne dayanmaktadır. Öyle ki bu ön kabul olmasa hiçbir bilim adamı bilim yapamaz. Kütle çekimi genellemesinden optik yasalar genellemesine varıncaya kadar hemen her mesele için durum böyledir. Evrendeki atomların sabite- lerine duyduğumuz güven olmasa bu evrende bilim yapabilir miyiz? Bir yandan bilime sürekli atıfta bulunup diğer yanda evrende düzenin olmadığını iddia etmek hem komiktir hem de teknolojiye, fiziğe, kimyaya, astronomiye bir hakarettir. Evrendeki düzenin ayrıntı ve kurallarım çözmeye çalışarak bir taraftan bilim yapıp, öte yandan evrende hiçbir düzen yok demek nasıl anlamsız olmasın ki?
Tıptaki Düzen
Evrendeki düzenden bahsederken elbette meseleyi sadece yukarıda saydığımız ilimlerle sınırlıyor değiliz. Tarihten psikolojiye, matematikten tıbba varıncaya kadar tüm ilimlerde bir düzen mevcuttur. Bugün bir diş doktorunun kendisine gelen hastanın şikayetlerine ve dişin mevcut durumuna göre ne yapması gerektiğini kestire- bilmesi yahut bir dahiliye doktorunun belli semptomları saptayarak hastasına nasıl muamelede bulunması gerektiğini ve nasıl bir ilaç tedavisi uygulaması gerektiğini bilebilmesi evrendeki düzen sayesindedir.
Öyle ya, insan vücudu belli bir düzen içinde çalışmasa semptomlar her bir şahıstan diğer şahsa farklılık gösterir ve bugün biz hiçbir hastalığın semptomlarından bahsediyor olamazdık. Bu durum hastalıkların tedavisindeki en önemli adım olan “teşhis” sürecini imkânsız hale getirirdi. Dolayısıyla hastalıkların tedavisi de bir hayli zor olur hatta bazen mümkün bile olamazdı.
Evrime İnanıp Kaosu Savunma Paradoksu
Bu konu bağlamındaki en büyük çelişkilerden biri de evrimi savunanların evrende düzenin olmadığını savunanlarla aynı kişiler olmalarıdır. Bu açık bir tenakuz- dur/çelişkidir. Evrime inanan bir kişi evrendeki düzene de inanıyor olmalıdır. Çünkü evrim denen şeyi bugün fosiller üzerinde yaptıkları araştırmalarla ispatlamaya çalışmaktadır. Bu alana yoğunlaşan paleontoloji uzmanları, yaptıkları karbon testlerinde karbon atomunun bir zaman sonra azot atomuna dönüştüğünü ve beta ışıması yaptığım saptarlar. Ve bunun da tüm C14 karbonları için geçerli olduğu şeklinde bilimsel bir sonuç verirler. Evrende düzen olmasaydı böylesi bir hesaplama yapmak mümkün olabilir miydi?
Fizikteki Kaos Teorisi Nedir?
Evrende kaos olduğunu, düzen olmadığını ispat etmeye çalışan bazı ateistlerin şunu söylediğini görürsünüz kimi zaman: “Kaosun teorisi bile var, elbette evrende kaos vardır.” Oysa bu iddiadaki kaos teorisi ile bahsinde olduğumuz teori aynı şeyler değildir. Kimileri bunları karıştırmakta kimileri ise bilerek bu teoriyi manipüle etmektedir. Şöyle ki, kaos teorisi bilimsel bir verinin ölçülmesinin önünde engel olan farklı faktörlerin bulunması ve bizim bunları tespit etmeye gücümüzün olmamasıdır. Hemen aklımıza gelen bir misal olarak, bugün depremin zamanım kestiremeyişimizdir. Zira depremi oluşturan fay batlarındaki harekettir. Bu hareketi sağlayan farklı faktörler olduğu için bugünkü bilim bunları birleştirip çözümleyebilecek bir mekanizma oluşturamamıştır.
Dikkat edersek burada ölçümü engelleyen farklı faktörleri bizim ölçebilme imkânına sahip olamamamızdan kaynaklanan bir “kaos” vardır. Haddi zatında evrende mevcut olan bir kaos değil. Çünkü depremin, vakti saati geldiğinde meydana gelmesi de evrende mevcut olan ‘düzen’ sayesinde olmaktadır. Nitekim depremi oluşturan faktörler de mutlaka belli bir yasaya göre hareket etmektedirler. Şu kadarı var ki bizim ölçüm imkânlarımız henüz bunları tespit edebilecek düzeye çıkmadığı için ortada ‘bize nispetle’ bir kaos vardır. İmkânlar gelişir ve bu ölçümleri yapabilmemizin önündeki engel olan faktörler de çözümlenebilirse artık ortada bir “kaos” kalmayacaktır, öyleyse “kaos teorisi” üzerinden bizim burada konu ettiğimiz anlamda evrende kaosun olduğunu ispata kalkışmak meseleleri karıştırmak olur.
Ömer Faruk Korkmaz- Sorun Kalmasın,syf:205-213
0 Yorumlar