Şark Meselesi
Peki “Şark Meselesi – Orient Frage” nedir, Avrupalılara göre? Her ne kadar, 19. asırda bu mevzuda oldukça fazla eserler mevcut. Mesela ülkemizde 7 ciltlik Osmanlı tarihiyle tanınan bu tarihçi Johann Wilhelm Zinkeisen’inin (1803 -1863), 1859 yılında neşrettiği “Das vierteStadium oder das jüngste Jahrhundert und die Zukunft der orientalischen Frage” (Dördüncü Menzil veya En Genç Yüzyıl ve Şark Meselesi’nin Geleceği) ve Fransa’da Albert Sorel’in 1878 yılında neşrettiği “Şark Meselesi” (LaQuestion d’Orient au XVIII, Siecle) bu konuda 19. asırda yazılmış önemli eserlerdir.4
Beni Büyük Harb’in bitiminden sonra Avrupa’nın bilhassa sözüm ona, dost ve müttefikimiz olan bu İngilizler kadar sinsi ve latenz siyasetin kurtlarından biri olan; Almanların ne düşündüğü idi. Önümde ilk cildi 1907 yılında neşir hayatına başlayan ve halen yayın hayatına devam eden: “Zeitschrift für Politik” adlı ilmi mecmuanın, 1925 yılının sayısı önümde duruyor. Derginin ille sayfasındaki yazının mevzuu: Şark mesesi ile alakalı bir yazı,”Die Orientalische Frage als geopolitisches Problem” (Siyasi coğrafya davası olarak Şark Meselesi) Yazıyı Walther Vogel in (1880 – 1938) imzasını taşıyor.
Bugün pek bilinmeyen, bir tarihçi. Peki bu Tarihçi, ne anlıyor, Şark meselesinden. Onu dinleyelim: “Bundan. 19. asırdan beri, tamamiyle belli birşey anlaşılıyordu: geleceğin meselesi veya Türk imparatorlukların sonu anlaşılıyordu” diyor. Sadece büyük hedef ve engel gördükleri Devlet-i Aliye’yi değil şüphesiz, diğer coğraflalarda hüküm süren bütün Türk devletlerinin yok edilmesinin bir ifadesidir, bu “Şark Meselesi”…5
Yazar bu kısa ve açık bir şekildeki tarifinden sonra aynı paragrafın içinde ise, okuyucusuna bunu Birinci Dünya savaşında “nispeten yaptıklarını belirttikten sonra, Lozan Antlaşması hakkında, Türkiye için söyledikleri oldukça düşündürücü olduğu gibi, müslüman Türke olan bu iliklerine kadar, bize olan; Hain ve habis ruhlu düşmanlıklarının hangi dimensiyon ve ruhta olduğunu göstermesi açısından son derece önemlidir. Ve günümüz Türkiyesine ışık tutuyor. Bu faşist ruhlu, bu doğuştan kıyıcı ve emperyalist görüşlü, Comte’nin çocuğu, Hitler hayranı tarihçi. Onu dinleyelim: “Bu mesele 1. Dünya Savaşı ve onun sonucu olan Lozan Antlaşmasında, belli bir anlamda halledildi”6
Yazar “Orient – Doğu mefhumun hudutlarının neresi olduğunun pek belli olmadığı, ifade ettikten sonra, Ama onun bir fragment kitabı olan: “Historischen Atlas von Deutschland “(Almanya’nın Tarihi Atlası)yazarı Şark Meselesi’nin sınırları için şunları söyler: “Asya, Sibirya ve Kuzey Afrika’ya kadar genişler” diyor. Kısaca Müslümanların yaşadığı her devlet bu emperyalist ve barbar Avrupa ’lılar için: Doğu ’dur. Mesela Türkistan, onun da bahsettiği ve müslümanların kesif olarak yaşadığı, Anadolu, Kafkasya, Arap Yarımadası vs. gibi ülkeleri bu “Yakın Doğu” diye adlandırdıkları coğrafyasının da sınırların çok uzağında olmasına rağmen, Türkistan için de: “Türkistan müslüman oldukları için bir Şark meselesidir” diyor. Tek hedefleri var: Önce yeryüzünden Türkü yani Müslüman Türkü taman yok etmek.
Saniyen diğer müslümanları acımasızca yeryüzünden tamamen silmektir, bu “Orient Frage”, Şark meselesinin anlamının anlamı ve nihai hedefidir.Tekrar yazara dönelim. Bizdeki“Devrim”lerden, yazarın tabiriyle “Büyük Değişimlerden (groBen Umwâlzungen) memnun. Bu bütün manevi sembollerimizin tahribinden ve değerlerimizin bir sinsi elle, lağıma fırlatılmasından ve dehası değerler atlasımızı ve düşünce kapitallerimizinden sırt çevrilmesinden son derece memnun.
Bu herşeyi alt-üst etme hareketini, onu son derece memnun etmesine rağmen, bir “Ama” korkusu ve tedirginliği var. O da şu: “Şayet Türkler tekrar, temellerini islami değerler üzerinde kurulu bir devlet kurarlarsa, o zaman tekrar Avrupa ile arasında bir gerginlik yaşar” ve açık açık, ekliyor:“Bunlar kuvvetlendiklerinde, doğu ülkeleriyle (Müslümanları kast ediyor) birlikte, karşı koyucu bir cephe oluştururlar “diyor. 7
Kim bu adam? Alman kaynakları tarihçi diyor. Weimera döneminde faşist Hitler öncesi bir faşist parti olan DNVP (Deutschnationale Volkspartei- Alman Ulusal Halk Partisi) üyesi. Sonra faşist Hitler rejimin şairi olarak bilinen Paul-Emst Cemiyetine üye olmuş, 1933 yılında ve üstelik bu hilkat garibesi 1917/18 yıllarında aynı zamanda Birinci Dünya savaşında asker olarak bulunmuş. Daha çok olmayan, kıytırık Alman denizciliği ve sonra ölene kadar, Almanya’nın tarihi atlası ile ilgilenmiş, bu büyücü çırağı müsveddesi ve Faust medeniyetinin çocuğu. Tam bir faşist müsvettesi. Düşünün! Bu bizim güya Büyük Harpte müttefikimiz olan ve öyle zannettiğimiz, Almanya’nın bir askeri…
Şark meselesi Avrupa’nın asla bırakmadığı emperyalist emelinin en bariz bir ifadesi ve sinsi hedeflerinin nihai adıdır. Bunlar müslüman Türkü ve yeryüzündeki bütün müslümanları önce köleleştirmek, melezleştirmek ve bilhassa asırlarca Türk milletine ram olmak mecburiyetinde kaldığı, ülkeleri artık istedikleri gibi sömüremedikleri gibi, Osmanlı’dan sık sık tokat yedikleri için haraç vermek mecburiyetinde kalırlar. Onlar için engel müslüman Türkler idi. İşte onun için öncelikle, bu asıl, merhamet kahramanlarının eli olan Türkleri yok etmek en büyük emelleri ve nihai hedefin adıdır: Şark Meselesi.
Ekrem Tahir – Yarı Türk,Hitabevi yay.syf.13-16
Dipnotlar:
4- Bu eserlerin dışında da şu kitaplara bakılıp, 19. asır Avrupasının ne düşündükleri hakkında yeterli bilgi sahibi olur insan: Anton Osten von Prokesch, Zur Geschichte der orientalischen Frage, 1877; Adolf August Bergner, Der gordisehe Knoten Europa, 1876; Friedrich von Gentz, Zur Geschichte der orientalischen Frage, 1877; Julius von Hartmann, Zur Orientalischen Frage, 1876; Cari Ritter von Sax, Geschichte des Macht- verfalls der Türkei bis ende des 19. Jahrhunderts und die Phasen der orientalischen Frage bis a. d. Gegenwart. Wien. 1913.
5-Walther Vogel, Orientalische Frage als geopolitisches Problem, Zeitschrift für Politik, Hrsg. Richard Schmidt und Adolf Grabowsky, 14. Bandın içinde,Berlin, 1925, s. 1.
6-a. g. dergi, s. 1.
7-a.g. dergi,s.1