Müşteşriklerin Ebu Hureyre(r.a) Tenkidi

ebu-hureyre-ihsan-senocak Müşteşriklerin Ebu Hureyre(r.a) Tenkidi

Hicri III. (IX) ve IV (X) asırlarda Selef-i salihin ve Ehl-i sünnet çizgisinden ayrılan bazı fırka müelliflerinin eserlerinde, sağlam ve güvenilir sened ve kaynaktan yoksun olarak gündeme getirilen Ebu Hüreyre’nin yalan söylediği ve hadis uydurduğu iddiası daha sonraki asırlarda gündemden düşmüşken, miladi XVIII. ve XIX. asırlarda müsteşrikler hicri lll. ve IV asırlara ait aynı malzeme ile Ebu Hüreyre’yi eleştiri konusunu yeniden gündeme taşımışlardır.

Müsteşrikler arasında Ebu Hüreyre üzerinde duran ilk şahıs Aloys Sprenger’ dir ( 1813-1893). (1) Aslen Avusturyalı olup sonradan İngiliz vatandaşlığına geçen Sprenger, 1869 yılında Berlin’ de neşredilen Das Leben und die Lehre des Mohammed isimli eserinde Ebu Hü­reyre üzerinde dururken onun dine hizmet maksadıyla birçok hadis uydurduğundan, ayrıca muğfil bir kimse olduğundan bahsetmiş ve bir şüphe kapısı açmıştır.(2) Konuya kısaca değinen Sprenger’ den sonra Yahudi asıllı Macar vatandaşı lgnaz Goldziher’in (1850- 1921) (3) bu hususa eğildiği ve önce Die Zahiriten (Leibzig 1884),(4) daha sonra da Muhammedanische Studien {1-2, Halle 1890) isimli eserlerinde aslı bulunmayan detay birtakım iddialar ortaya atarak ithamlarda bulunduğu görülmektedir.(5)

Ebu Hüreyre’nin hadis uyduran ve üzerinde kuşku duyulması gereken bir şahsiyet olduğunu geniş bir şekilde ele alan ve onu hakaretler içeren bir üslupla eleştiren ise İtalyan müsteşrik Leone Caetani (1869-1926)(6) olmuş­tur. Caetani İslam, sünnet, sahabe ve dolayısıyla da Ebu Hüreyre hakkındaki görüşlerini siyere dair kaleme aldığı ve ilk baskısı 1904 yılında Milan’ da yapılan Annali dell’ Islam isimli eserinde ortaya koymuştur.(7) Özet olarak söylemek gerekirse sözü edilen bu ve benzeri müsteşrikler,(8) ilmi araştırma gibi masum bir perde arkasında ve ilimde tarafsızlık görüntüsü altında(9) İslam’la ilgili birçok konu ve şahıs hakkında yaptıkları gibi Ebu Hüreyre üzerinde de durarak etrafında asılsız kuşkular uyandırmış ve ithamlarda bulunmuşlar, onu kelimenin tam anlamıyla yalancı, sahtekar, menfaatçı ve hadis uyduran bir kişi olarak takdim etmişlerdir.(10)

M. Yaşar Kandemir’in tesbiti ve ifadesiyle, “hadis kültüründen yoksun olmanın alameti”, “İslam’a karşı olan hissi tutumların Ebu Hüreyre’nin şahsında ifadesi” ve “aşırı derecede peşin hükümlü olmanın bir göstergesi” olan(11) müsteşriklerin bu iddiaları ve akıl almaz tutumları üzerinde biraz durmak gerekir.

Ebu Hüreyre’nin dine hizmet maksadıyla birçok hadis uydurdu­ğunu ve muğfil bir kimse olduğunu ilk olarak söyleyen Sprenger’in iddiası daha sonra gelen müsteşrikler tarafından da tekrarlanmıştır.Bu bakımdan onun söyledikleri üzerinde özel olarak durmaya gerek yoktur. Sprenger’in iddialarını Die Zahiriten (Zahiriler) ve Muhammedanische Studien isimli eserlerinde tekrar eden Goldziher ise daha sonra The Encyclopedea of İslam (İslam Ansiklopedisi) için kaleme aldığı “Ebu Hüreyre” maddesinde iddialarını geniş kitlelere mal etmiştir. O, bu maddesinde Ebu Hüreyre’yi şahsiyeti meçhul bir kişi olarak tanıttıktan sonra hadis olarak naklettikleri konusunda kuşku duyulması gereken bir kişi olduğunu söylemiş, ayrıca gü­venilir hadis kaynaklarında yer alan sahih rivayetlerinin çoğunun sonradan uydurulup kendisine nisbet edildiğini ileri sürmüştür.(12)

İnceleyin:  Ebû Hüreyre(r.a) ve Hadis Rivayeti

Onun Ebu Hüreyre hakkında söylediklerinin ne kadar mesnetsiz olduğunu görmek için ilgili maddeye bir göz atmak yeterli olacaktır. Söz konusu madde gözden geçirildiğinde burada verilen bilgilerin kaynaklara müracaat etmeden daha önce yapılan tetkikattan Ebu Hüreyre hakkında akılda kalmış ulu orta bilgilerle yazıldığı şeklinde bir kanaat uyanmaktadır. Hele müracaat kaynağı olarak zikredilen eserlere bakıldığında bu kanaatin doğruluğu kuvvet kazanmaktadır. Goldziher bu madde için klasik eserlerden Müslim’in el-Camiu’s-sahih’i (V, 202) ve İbnü’l-Esir’in Üsdü’l-gabe’si (V, 315) ile müsteşriklerden Sprenger’in Das Leben und die Lehre des Mohammad (III, LXXXIII), D. S. Margoliouth’un Mohammed (s. 352) ve kendisinin Abh. zur arab Philol. (1, 49) ile ZDMG (L, 487) isimli eserlerini kaynak olarak kullanmış ve Ebu Hüreyre hakkında menfi bir sonuca varmıştır. Halbuki bahsi geçen klasik kaynaklar gözden geçirildiğinde Ebu Hüreyre ile ilgili bu nitelikte sonuca ulaştıracak bir bilgiye rastlanmamaktadır.

Öyle anlaşılıyor ki, o maddesini,kaynak olarak verdiği Sprenger’in, Margoliouth’un ve kendisinin eserlerinde verilen bilgilere dayanarak yazmış, klasik kaynaklara ise boşluğu doldurmak için işaret etmiştir.Okuyucuyu bu düşünceye ve kanaate sevkeden önemli hususlardan bir diğeri de, müellifin olduğu halde olmadığını, olmadığı halde de olduğunu söylediği birtakım hususlardır. Mesela o, hiç gerek olmadığı halde Tirmizi’de Ebu Hüreyre’nin fezailine dair bir kısım bulunmadığını üstüne basa basa söylemiş ve bu yolla Ebu Hüreyre’yi cerh etmeye yönelik kendi düşüncesini ispata gitmiştir.Halbuki bu açık bir saptırma ve yanıltmadan başka bir şey de­ğildir. Çünkü et-Tirmizi (ö. 275/888) eserinde, Ebu Hüreyre’nin menakıbını konu edinen hususi bir bab başlığı açmış ve burada Ebu Hüreyre’nin faziletine işaret eden sekiz rivayet nakletmiştir.(13)

Aynı şekilde Goldziher, güvenilir hadis kaynaklarında Ebu Hüreyre’den nakledilen hadislerin sonradan uydurulup kendisine nisbet edildi­ğini söylediği halde işaret ettiği klasik kaynaklarda böyle bir bilgiye rastlamak mümkün olmamıştır.(14) Bu davranışıyla onun, ya içinde gizlediği İslam düşmanlığı sebebiyle veya taşıdığı peşin birtakım fikirlerden hareketle mevcut bilgileri çarpıtarak ve amaç dışına ta­şıyarak Ebu Hüreyre’yi cerh etmeye çalıştığı, bu yolla da İslam konusunda şüpheler uyandırmayı amaçladığı anlaşılmaktadır.(15) Onun Ebu Hüreyre ile ilgili iddiaları bundan sonra ele alınacak olan Abdülhüseyin Şerefüddin el-Musevl’nin Ebu Hüreyre isimli eseri tahlil edilirken detaylı bir şekilde cevabını bulacaktır.(16)

Sprenger ve Goldziher’i kaynak göstererek iddialarını tekrarlayan ve asılsız yeni iddialar ortaya atan müsteşriklerden bir diğeri L. Caetani’dir. Caetani Ebu Hüreyre’yi, hakkında fazla bilgi bulunmayan meçhul bir şahsiyet olarak tanıtmış, yalancı olduğunu söylemiş,(17)Hz. Peygamber adına haberler uydurduğunu iddia etmiş, İncil’ den alıntılar yaparak onları Resulüllah’a yamadığını ileri sürmüş,(18) Ebu Hüreyre’nin çoğu rivayetlerinin kendisinden sonra uydurularak ona nisbet edildiği iddiasını ortaya atmış(19) ve bu yolla Ebu Hüreyre’nin kişiliğini zedeleyerek adaletine gölge düşürmek için büyük çaba sarfetmiştir.

İnceleyin:  Müsteşrikler ve Hadis

Güvenilir kaynaklarda yer almayan ve tamamen yoruma, tahmine ve çarpıtmalara dayanan bu iddialar, İslam hakkında peşin fikre sahip ve hislerine mağlup olmuş bir kimsenin ilmi kıymeti bulunmayan temelsiz iddiaları olarak değerlendirilmektedir.(20) Müellifin bu eseri gözden geçirilip genel olarak İslam ve sünnet hakkında söyledikleri görüldükten sonra Ebu Hüreyre hakkında söylediklerinin çok hafif kaldığı, dolayısıyla ona uzun uzun cevap vermek yerine kendisini yok farz etmenin daha isabetli olacağı düşünülmektedir. Onun iddiaları da bundan sonraki kısımda Abdülhüseyin Şerefüddln el-Musevl’nin Ebu Hüreyre isimli eseri tahlil edilirken büyük ölçüde cevaplandırılmış olacaktır. (21)

Dr.Mehmet Efendioğlu – Sahabeye Yöneltilen Tenkitler,syf;191-195

Dipnotlar:

1-Hayatı hakkında bkz. Aklkl, el-Müsteşrikun, ll, 277.

2- Sprenger. Das Leben, lll, LXXXlll (Caetani, İslam Tarihi. I, 127’den naklen);
Kandemir, “”Ebu Hüreyre”‘, DİA. X, 165.

3-Hayatı hakkında bkz. Akiki, el-Müsteşrikun, III, 40-42; Hatiboğlu, “ignaz Goldziher”, DİA, XIV, 102-105.

4- Goldziher’in bu eseri Zahiriler, Sistem ve Tarihleri ismiyle tercüme edilip neş redilmiştir {trc. Cihad Tunç, Ankara 1982).

5- Goldziher, Zahiriler, s. 66; a. mlf., “Ebu Hüreyre”, İA, IV, 32.

6- Hayatı hakkında bkz. Akiki, el-Müsteşrikün, 1, 429; Şakiroğlu, “Caetani L.”,
DİA, VI, 544-545.

7- Caetani’nin bu eseri Hüseyin Cahid tarafından tercüme edilmiş ve İslam Tarihi
adıyla Osmanlıca olarak neşredilmiştir (İstanbul, 1924-1927. Tanin Mat.).

8- Ebu Hüreyre hakkında konuşan müsteşriklerden biri de Belçika asıllı Fransız
vatandaşı rahip P. H. Lammens’dir {1862-1937). Lammens bu konudaki id-
dialarını Etude sur Mo’awiya {s. 9) isimli eserinde kaleme almıştır. Bkz Okiç,
Hadis Meseleleri, s. 28.

9- Sibai, es-Sünne, s. 3.

10- Bu ve benzeri iddiaları topluca görmek için bkz. Caetani, İslam Tarihi, 1. 120-134.

11- Kandemir. “Ebü Hüreyre, DİA, X, 166.

12-Goldziher, ”Ebü Hüreyre”, İA, 1\/, 32.

13-Tirmizi, “Menakıb”‘. 47.

14- Müslim, “Fezailü’s-sahabe”, 158. 159, 160; İbnü’I-Esir, Üsdü’l-gôbe. V. 318-320.

15- Goldziher’in bu maddesinin eleştirisi için ayrıca bkz. Ebu Zehv, el-Hadis ve’l-
muhaddisun, s. 162 vd.

16-Golziher’in sünnet ve sahabe hakkındaki bazı iddialarının reddi için bkz. Siba’i,
es-Sünne, s. 187 vd.

17-Caetani. İslam “Tarihi, 1, 120.

18- Caetani. a.g.e., 1, 123.

19- Caetani, a.g.e., I, 121 · 122.

20- Kandemir, “Ebü Hüreyre”. DİA. X, 166.

21- Caetani’nin İslam Tarihi’ne M. Asım Köksal tarafından Müsteşrik Caetani’nin
Yazdığı İslam Tarihindeki İsnad ile iftiralara Reddiye (Ankara 1986) isminde
oldukça detaylı bir reddiye yazılmıştır. Yaklaşık 500 sayfadan oluşan bu reddiyenin Ebü Hüreyre’ye yöneltilen tenkitlerle ilgili cevapları içeren kısmı için bkz.
Köksal, a.g.e., s. 281-348.

 

Muhammed Ali

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir