Peygamberimizin (a.s) Hadisleri ile ‘Ramazan’ Ayı

 

indir7 Peygamberimizin (a.s) Hadisleri ile 'Ramazan' Ayı

RAHMET AYI RAMAZAN

Selman-ı Farisi Radiyallâhu Anh anlatıyor:

Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem Şaban ayının son gününde bize okuduğu bir hutbede şöyle buyurdu:

“Ey insanlar, büyük ve mübarek bir ay yaklaştı, gölgesi başınıza geldi.
“Bu öyle bir aydır ki, içinde bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi vardır.

“Allah o mübarek ayın gündüzlerinde orucu farz, gecelerinde nafile namazları meşru kıldı.
“Bu ayda küçük büyük bir hayır yapan insan başka aylarda bir farz eda etmiş gibi sevap alır.

“Bu ayda bir farzı yapmak, başka aylarda yetmiş farz yerine geçer.

“Bu ay Allah için açlık ve susuzluğun, taat ve ibadetin meşak katlerine sabır ve tahammül ayıdır. Sabrın karşılığı da Cennettir.

“Bu ay yardımlaşma ayıdır, bu ay mü’minlerin rızkını arttıracak aydır.
“Bu ayda her kim oruçlu bir mü’mine iftar edecek bir şey verirse, yaptığı bu iş günahlarının bağışlanmasına ve Cehennemden azat olmasına sebep olur. Oruçlunun sevabından da hiçbir şey eksilmeden onun kadar sevaba kavuşur.”

Ashab-ı Kiramdan bazıları, “Ya Resulallah, hepimiz oruçluya iftar edecek bir şey bulup verecek durumda değiliz” dediler.

 Bunun üzerine Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem, “Allah bu sevabı bir tek hurma ile, bir içim su ile, bir yudum süt ile oruçlu mü’mine iftar ettirene de verir” bu yurdular ve hutbelerine şöyle devam ettiler:

“Bu ayın başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da Cehennemden kurtuluştur.
“Bu ayda her kim kölesinin (işçi ve hizmetçisinin) işini hafifletirse Allah onu affeder ve Cehennemden uzak tutar.

“Bunun için bu ayda şu söyleyeceğim dört hasletten ikisi ile Rabbinizi razı kılarsınız, diğer ikisinden ise hiçbir vakitte ayrı kalamazsınız.
“Rabbinizin rızasına sebep olan hasletlerin birisi, Kelime-i Şehadete devam etmeniz, diğeri de Allah’tan mağfiret dilemenizdir.
“Vazgeçemeyeceğiniz iki hasletin biri Allah’tan Cenneti istemek, diğeri Cehennemden Allah’a sığınmaktır.

“Her kim oruçluya bir yudum su verirse, Allah da ona benim mahşerdeki havuzumdan öyle bir su içirecektir ki, Cenne’te girinceye kadar bir daha susuzluk çekmeyecektir.”[1]

 

Oruç insanı melekleştirir

Ubade ibni Samit Radiyallâhu Anh anlatıyor:

Ramazan ayının başladığı bir günde Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurdu:

“İşte bereket ayı olan Ramazan geldi. Artık Allah’ın rahmeti sizi kuşatır. O ayda yeryüzüne bol bol rahmet iner. Günahlar affedilir, dualar kabul olunur.

“Allah sizin iyilik ve ibadette yarışmanıza bakar da, bununla meleklerine karşı iftihar eder.

“Öyleyse kulluğunuzla kendinizi Allah’a sevdirin. Bu ayda asıl şaki olan, Allah’ın rahmetinden nasibini alamayan kimsedir.”[2]

 

Ramazan’da bağışlanma

Ebu Hüreyre Radiyallâhu Anh, Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellemin şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:

“Ramazan ayının ilk gecesi girince şeytanlar ve cinlerin azgınları zincire vurularak bağlanır. Cehennemin kapıları kapatılır, hiçbir kapısı açılmaz. Cennet kapıları ise sonuna kadar açılır, hiçbirisi kapalı tutulmaz.

Her Müslümanın kalbinde hissettiği bir ses yükselir:

Ey iyiliklere istekli olanlar, hayra yönelin!

Ey kötülüğe arzu duyanlar, kendinizi tutun!

Allah’ın bu gece Cehennemden kurtardığı pek çok kimseler olacaktır. Bu hal Ramazan’ın bütün gecelerinde tekrarlanır.”[3]

 

Oruç günaha engeldir

Muaz ibni Cebel Radiyallâhu Anh anlatıyor:

Bir seferde Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellemle beraberdik. Yolda giderken, “Ya Resulallah, bana öyle iyi bir işten haber verin ki, beni Cennete soksun ve Cehennemden uzak tutsun” dedim.

Şöyle cevap verdi: “Sen büyük bir şey sordun. Böyleyken yine bu dediğin şeyi Allah kime nasip ederse ona kolay gelir.

“Allah’a ibadet edip, ona bir şeyi ortak koşma, erkân ve âdâbına uyarak namazı dosdoğru kıl, zekâtı ver, Ramazan orucunu tut; Beytullahı ziyaret et (haccet).”

Bundan sonra da, “Ya Muaz, hayır kapılarını sana göstereyim mi?” buyurdu.

“Evet, ya Resulallah.” Dediler ki:

“Oruç bir kalkandır, fenalığa karşı bir siperdir.

“Su ateşi söndürdüğü gibi, sadaka da günahları söndürür.

“Gecenin yarısında namaz kılmak salih kulların alametidir.”[4]

 *  *  *

Başka bir hadiste de Peygamberimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem,“Oruç insanı Cehennemden koruyan bir kalkandır. Tıpkı sizi savaşta ölümden koruyan kalkan gibi”buyurmuştur.[5]

Ramazan temizleyicidir

Ebu Said el-Hudrî Radiyallâhu Anhın rivayetine göre, Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:

“Şüphesiz ki, Ramazan ayı ümmetimin ayıdır. İçlerinden hastalananlar olur, onu ziyaret ederler.

“Bir Müslüman yalan söylemeden ve gıybet yapmadan oruç tutar, iftarını helal rızıkla yapar, farzları gözetip karanlıkta yatsı ve sabah namazına (camilere) giderse, yılanın derisini değiştirip çıkardığı gibi günahlarından kurtulup çıkar.”[6]

Sevabı sonsuz bir ibadet

Ebu Hüreyre Radiyallâhu Anhın rivayetine göre, Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:

“Âdemoğlunun işlemiş olduğu her iyilik ve ibadet, sevap bakımından on katından yedi yüz katına, Allah’ın dilediği sayıya kadar artar.

“Allah buyuruyor ki: ‘Ancak oruçlu böyle değildir. Çünkü oruç sırf Benim rızam için tutulmuştur, Bana aittir. O zevkleri ve yemesini Benim için bırakır.

“Oruçlu için iki sevinç vardır: Birinci sevinci iftar vaktindeki sevincidir. Diğeri de, Rabbine kavuşup mükâfatını aldığı zamanki sevincidir.

“Allah’a yemin ederim ki, oruç tutanın ağzının kokusu, Allah katında misk kokusundan daha hoştur.”[7]

Dengi olmayan ibadet

Ebu Ümame Radiyallâhu Anh anlatıyor:

Dedim ki: “Ya Resulallah, bana hayırlı bir amel tavsiye eder misiniz?”

Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem, “Oruç tut, çünkü oruca denk bir ibadet yoktur” buyurdu.

Tekrar sordum: “Bana güzel bir iş yapmamı tavsiye eder misiniz?”

“Oruç tutmaya bak. Çünkü Allah yanında onun kadar sevaplı bir ibadet yoktur” buyurdular.[8]

Kârlı bir ticaret

Ali ibni Ebi Talib Radiyallâhu Anhın rivayetine göre, Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurdu:

“Oruç, içinin çektiği yiyecek ve içeceklerden kimi alıkoyarsa, Cenab-ı Hak ona Cennet meyvelerinden yedirir ve sularından içirir.”[9]

Oruçlunun Cennet kapısı

Sehl ibni Sa’d Radiyallâhu Anh, Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellemin şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:

“Cennette Reyyan denilen bir kapı vardır. Kıyamet Gününde o kapıdan ancak oruç tutmuş olanlar girer, onlarla birlikte o kapıdan başka hiç kimse giremez.

“O vakit, ‘Dünyada iken oruç tutmuş olanlar nerededir?’ diye bir ses yükselir. Onlar gelir, Cennete o kapıdan girerler. Oruçluların en son kalanı da girince kapı kapatılır, artık başka hiç kimsenin girmesine müsaade edilmez. O kapıdan kim Cennete girerse ebedi olarak susuzluk çekmez.”[10]

 *  *  *

Ebu Hüreyre Radiyallâhu Anhın rivayetine göre Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:

“Kim ki Allah rızası için (malından iki sığır, iki koyun, iki dirhem) çift sadaka verirse, Cennet kapılarından, ‘Ey Allah’ın (sevgili) kulu (buraya gel)! Bu kapıda büyük hayır ve bereket vardır’ diye çağrılır.

“Çok namaz kılan da (Cennetin) namaz kapısından çağrılır.

“Mücahitler cihat kapısından çağrılır.

“Oruçlular da ‘Reyyan’ kapısından çağrılır.

“Sadaka sahipleri de sadaka kapısından davet edilirler.”

Ebu Bekir Radiyallâhu Anh:

“Babam, anam sana feda olsun ya Resulallah! Bir mü’minin bu kapıların hepsinden davet olunması mümkün müdür, bir kişi bu kapıların hepsinden davet olunur mu?” diye sordu.

Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem cevaben, “Evet, hepsinden davet olunur. Ey Ebu Bekir, umarım ki, sen de o bahtiyarlardan olasın” buyurdu.[11]

Cennetin süslendiği ay

İbni Abbas Radiyallâhu Anhüma, Hz. Peygamber Sallallâhu Aleyhi Vesellemden şöyle işittiğini rivayet ediyor:

Şüphesiz ki, Cennet, bir sene boyunca Ramazan ayının girmesi için süslenir.

Ramazan’ın ilk gecesi olunca “Müsire” denilen bir rüzgar, Arş’ın altından eser.

Cennet ağaçlarının yaprağı ve kapılarının halkaları şiddetle sallanır ve bundan dolayı tatlı bir ses işitilir ki, dinleyiciler bundan daha güzelini hiç işitmemişlerdir.

Böylece Cennet hurileri meydana çıkıp Cennetin en yüksek yerinde dururlar ve şöyle seslenirler:

“Evlenmek isteyen yok mu?” Allah onu evlendirir.

Sonra huriler derler ki:

“Ey Cennetin bekçisi! Bu gece nedir?” Bekçi saygıyla cevap verir:

“Bu gece, Ramazan ayının ilk gecesidir. Muhammed’in Sallallâhu Aleyhi Vesellem ümmetinden oruç tutanlar için Cennetin kapıları açıldı.”

Sonra Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem buyurdu ki:

Allah (Azze ve Celle) şöyle buyurur:

“Ey Rıdvan (Cennetin bekçisi)! Cennetlerin kapılarını aç ve ey Malik (Cehennemin bekçisi)! Cehennemin kapılarını Muhammed Sallallâhu Aleyhi Vesellemin ümmetinden oruç tutanlara kapat!

“Ey Cebrail! Yeryüzüne in, şeytanların azgınlarına kelepçe vurup zincirlerle bağla, sonra onları denize at ki, Sevgili Ha bi bim Muhammed’in (Sallallâhu Aleyhi Vesellem) ümmetinin oruçlarını ifsat etmesinler.”

Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem daha sonra şöyle buyurdu:

Allah (Azze ve Celle) Ramazan ayının her gecesinde, bir münâdiye (çağrıcıya) üç defa şöyle nidâ etmesini (seslenmesi ni) söyler:

“Bir şey isteyen yok mu, isteğini vereyim.

“Hiç tövbe eden yok mu, tövbesini kabul edeyim.

“Mağfiret dileyen yok mu, bağışlayayım.

“Kim fakire değil, zengine; zalime değil, vefakâra borç verecek?”

Resul-i Ekrem Sallallâhu Aleyhi Vesellem devamla şöyle buyurdu:

Ramazan ayının her gününde iftar anında Allah (Azze ve Celle) hepsi de Cehennemi hak etmiş olan bir milyon kişiyi Cehennemden kurtarır. Ramazan ayının son günü olunca Allah Teâlâ ayın başından sonuna kadar Cehennemden kurtardığı kimselerin toplamı kadarını daha kurtarır.

Kadir Gecesi olunca Allah (Azze ve Celle) Cebrail’e (Aleyhisselâm) emreder. Cebrail Aleyhisselâm meleklerle beraber yanlarında yeşil bir sancakla yeryüzüne inerler. Sancağı Kâbe’nin üzerine dikerler. Bu sancağın yüz kanadı vardır. Bunlardan ikisi bu gecenin dışında açılmaz.

Cebrail Aleyhisselâm o iki kanadı bu gece açar ki, bunlar doğudan batıya ulaşır. Cebrail Aleyhisselâm bu gece melekleri teşvik eder. Onlar da her ayakta durana, oturana, namaz kılana ve zikredene selâm verirler ve onlarla musafaha ederler, tokalaşırlar. Yaptıkları dualara “Âmin” derler.

Bu iş, tan yeri ağarıncaya kadar devam eder. Tan yeri ağarınca Cebrail Aleyhissalâm:

“Ey melekler topluluğu! Gitmeye hazırlanınız” der.

Melekler:

“Ya Cebrail, Allah Teâlâ Muhammed’in (Sallallâhu Aleyhi Vesellem) ümmetinden olan mü’minlerin ihtiyaçlarını ne yaptı?” derler.

Cebrail Aleyhisselâm şöyle cevap verir:

“Allah Teâlâ, bu gece onlara rahmet nazarıyla baktı ve onları affedip bağışladı. Ancak dört grup hariç.”

Râvi der ki:

“Ya Resulallah! Onlar kim?” dediğimizde, buyurdu ki:

“İçki içmeye devam eden, ana-babasına âsi olan, akrabalık bağlarını gözetmeyen ve müşahin.”

“Ya Resulullah! ‘Müşahin’ nedir?” dedik:

“İnsanlar arasındaki dostluk bağlarını kesen, fitne ve fesat çıkartan kimsedir” buyurdu.

Bayram gecesi olunca, bu geceye mükâfat gecesi ismi verilir. Bayram sabahı olunca Allah (Azze ve Celle) melekleri her memlekete gönderir. Yeryüzüne inerler, sokak başlarını tutup insanların ve cinlerin dışındaki bütün yaratıklara işittirecek bir sesle bağırıp:

“Ey Muhammed ümmeti! Çok ihsan eden ve büyük günahlarınızı bağışlayan Rabbinizin huzuruna çıkınız” derler.

Onlar namazgâhlarına çıkınca Allah (Azze ve Celle) melek lere:

“İşini yapan işçinin mükâfatı nedir?” diye sorar.

Melekler:

“Ey yüce Allah’ımız ve Mevlâmız! Onun mükâfatı ve ücretini tam olarak vermendir” derler.

Bunun üzerine Allah Teâlâ:

“Ey meleklerim! Sizi şahit tutuyorum ki, Ben onlara Ramazan ayındaki oruçlarının ve namazlarının sevabı olarak rızamı ve mağfiretimi verdim” dedi ve sonra şöyle buyurdu:

“Ey kullarım! Benden isteyiniz. İzzetim ve Celalim hakkı için bugün Benden âhiretiniz için biriktirmek üzere ne isterseniz mutlaka veririm. Dünyanız için istediğiniz şeyde de size bakarım.

“İzzetim hakkı için siz Benim rızamı gözettiğiniz müddetçe, Ben de sizin hatalarınızı örterim.

“İzzetim ve Celalim hakkı için hak sahipleri ve idareciler önünde sizi rezil ve rüsvay etmem.

“Siz Beni razı ettiniz, Ben de sizden razı olduğum halde bağışlanmış olarak dönünüz.”

Bu sebeple melekler sevinir ve Ramazan sonunda iftar et tiklerinde Allah’ın (Azze ve Celle) bu ümmete vereceği mükâfatı müjdelerler.[12]

Oruç bedenin zekâtıdır

Ebu Hüreyre Radiyallâhu Anh rivayet ediyor:

Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:

“Her şeyin bir zekâtı vardır. Bedenin zekâtı da oruçtur.”[13]

Oruç sağlık sigortasıdır

Ebu Hüreyre Radiyallâhu Anhın rivayetine göre Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:

“Oruç tutunuz, sağlıklı olursunuz.”[14]

 *  *  *

Hz. Ali Radiyallâhu Anhın rivayetine göre Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuşlardır:

“Allah Tebâreke ve Teâlâ, İsrailoğulları peygamberlerinden bir peygambere şöyle vahyetti:

“Kavmine bildir, hangi kul, bir gün oruç tutarsa, ben onun cismine sağlık ve âfiyet veririm, mükâfatını da büyütürüm.”[15]

Oruç nefsi dizginler

Abdullah ibni Ömer Radiyallâhu Anhüma rivayet ediyor:

Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem ile birlikte çıkmıştık. Biz gençtik ve evlenme imkânımız yoktu. Resûl-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurdu:

“Ey gençler! Evlenmeye imkânı olan evlensin. Çünkü evlenmek gözü haramdan korur, iffeti muhafaza eder. Evlenmeye imkân bulamayan da oruç tutsun. Çünkü oruç cinsel arzuları kırar, azaltır.”[16]

Yardımlaşma ayı Ramazan

Enes ibni Mâlik Radiyallâhu Anh rivayet ediyor:

Resûl-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Veselleme “Hangi oruç daha faziletlidir?” diye soruldu.

Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem, “Ramazan’a hürmeten Şaban ayında tutulan oruç” diye cevap verdiler. Yine soruldu:

“En faziletli sadaka ne zaman verilendir?”

Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem, “Ramazan ayı içinde verilen sadakadır” buyurdu.[17]

 *  *  *

Râşid ibni Sa’d Radiyallâhu Anhın rivayet ettiği bir hadiste Resul-i Ekrem Sallallâhu Aleyhi Vesellem infakta bulunanları şöyle tarif ediyor:

“Ramazan ayında bol bol infakta bulunun. Çünkü o ayda infakta bulunmak, Allah yolunda infakta bulunmak gibidir.”[18]

Kur’ân ayı Ramazan

Abdullah ibni Abbas Radiyallâhu Anhümâ rivayet ediyor:

“Resûl-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem, hayır, iyilik, yardım yapma hususunda insanların en cömerdiydi. Ramazan ayında da Cebrail Aleyhisselâmla buluştuğu zaman çok daha cömert davranırdı.

“Cebrail, her Ramazan gecesi Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellemle bir araya gelir, tâ ayın sonuna kadar Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem ona Kur’ân’ı okur, dinletirdi.

“Cebrâil’le buluştuğu günlerde Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem hayır-hasenat hususunda esen rüzgârdan daha cömert olurdu.”[19]

 *  *  *

Dua ayı Ramazan

Ebu Hüreyre Radiyallâhu Anh, Resul-i Ekrem Sallallâhu Aleyhi Vesellemin şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:

“Her oruç tutan kulun iftar vaktinde kabul olunacak bir duası vardır. Duasının karşılığı mükâfat olarak ya dünyada verilir veya âhirette ebedî bir surette ihsan edilir.”[20]

 

Zikir ayı Ramazan

Hz. Ömer Radiyallâhu Anhın rivayetine göre Resul-i Ekrem Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:

“Ramazan günlerinde zikirle meşgul olanlar mağfiret edilir, o günlerde Allah’tan dilekte bulunanlar da eli boş dönmezler.”[21]

 *  *  *

İbni Ömer Radiyallâhu Anhümânın rivayet ettiği şu hadis-i şerifte Resul-i Ekrem Sallallâhu Aleyhi Vesellem zikrin çeşitlerini ifade ederler:

“Kim Ramazan ayında sessizlik ve sükunet içinde bir gün oruç tutarsa, tekbir getirir, kelime-i tevhit okur, Allah’a hamd eder, helali helal, haramı da haram bilirse, Allah onun bütün geçmiş günahlarını bağışlar.”[22]

Ayların efendisi Ramazan

Ebû Saîd Radiyallâhu Anhın rivayetine göre Resul-i Ekrem Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:

“Ayların efendisi Ramazan ayıdır, günlerin efendisi de Cuma günüdür.”[23]

İbadetin kapısı oruç

Damra ibni Habîb Radiyallâhu Anhın rivayetine göre Resul-i Ekrem Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuşlardır:

“Her şeyin bir kapısı vardır. İbadetin kapısı da oruçtur.”[24]

Mükemmel oruç nasıl olur?

Ebu Hüreyre Radiyallâhu Anhın rivayet ettiğine göre, Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:

“Oruç tutan bir kimse yalancılığı, yalan yere şahitliği ve cahilce davranışları bırakmaz, böyle günahları işlerse, yemesini içmesini terk etmesine Allah bir değer vermez.”[25]

Yani, böyle kimseler, oruçtan elde edilecek mükemmel neticeye ulaşamazlar. Ancak böyle kişilerin oruçları yine makbuldür. Bu tip hadisleri oruç tutmamaya delil olarak görmemek gerektir. Mükemmel oruca insanları teşvik eder şeklinde değerlendirmek gerektir.

 

Oruçtan tam olarak kim istifade edemez?

Ebu Hüreyre Radiyallâhu Anhın rivayetine göre Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuş tur:

“Öyle oruç tutanlar vardır ki, tuttukları oruçtan görecekleri fayda, aç ve susuz kalmaktır.

“Gece kalkıp da öyle namaz kılanlar bulunur ki, uykusuz kalmaktan başka bir şey elde edemezler.”[26]

Oruçlu nasıl davranmalı?

Ebu Hüreyre Radiyallâhu Anhın rivayetine göre Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuş tur:

“Biriniz oruçlu bulunduğu gün çirkin söz söylemesin, cahilce davranışlarda bulunmasın. Şayet bir başkası kendisine sataşır veya dövüşmeye kalkarsa, ‘Ben oruçluyum, ben oruçluyum’ diyerek ondan uzak dursun.”[27]

Ramazan’da verilen beş nimet

Cabir ibni Abdullah Radiyallâhu Anh, Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellemin şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:

“Ümmetime Ramazan ayında beş şey ihsan edildi. Bunlar daha önceki peygamberlerin ümmetine verilmemişti.

“Birincisi: Ramazan ayının ilk gecesi olunca Cenab-ı Hak onlara rahmetiyle bakar. Allah kime rahmetiyle bakarsa, onu hiçbir zaman azaba çarptırmaz.

“İkincisi: Oruç tutanların ağızlarının kokusu Allah katın da misk kokusundan daha hoştur.

“Üçüncüsü: Gece ve gündüz melekler oruç tutanların bağışlanması için Allah’a yalvarırlar.

“Dördüncüsü: Allah o gün Cennetine emir verir ve şöyle bu yurur: ‘Ey Cennet, kullarım için hazırlan, süslen. Dünya sıkıntılarından kurtulup Benim huzuruma ve ikramıma gelip istirahat etmeleri yaklaştı.’

“Beşincisi: Ramazan’ın son gecesi gelince de, Allah oruç tutan kullarının hepsini affeder.”

İnceleyin:  Kadir Gecesi Nedir ?

Sahabilerden bir zat sordu: “Ya Resulallah, bu gece Kadir Gecesi midir?”

Peygamber Sallallâhu Aleyhi Vesellem “Hayır,” dedi, “bilmez misiniz, işçiler gün boyu çalışıp da işlerini bitirdikleri zaman ücretlerini almıyorlar mı?”[28]

Oruçluya hesap sorulmaz

Ebu Melike Radiyallâhu Anh, Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellemin şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:

“Şu üç kişi rızıklarını helalinden temin ettikleri zaman âhirette hesaba çekilmez. Oruç tutan, sahura kalkan, Allah yolunda cihat eden.”[29]

Oruçlunun uykusu ibadettir

Abdullah ibni Hars Radiyallâhu Anhın rivayetine göre Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:

“Oruç tutan insanın uykusu ibadettir, susması da tesbih sayılır. İyilik ve ibadetlerine kat kat sevap verilir. Duası kabul olunur, günahları da affedilerek silinir.”[30]

Ramazan’ın değerini bilenler

Ebu Mes’ud el-Gıffari Radiyallâhu Anh anlatıyor:

Bir gün Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem den işittim.

Ramazan’ı tebrik ettikten sonra buyurdular ki:

“Eğer ümmetim Ramazan ayının kıymetini, şerefini ve önemini hakkıyla bilmiş olsaydı, bütün bir yılın Ramazan olmasını temenni ederdi.”[31]

Sahurun feyiz ve bereketi

Ebu Said el-Hudri Radiyallâhu Anhın rivayetine göre Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:

“Sahur yemeğinde bereket vardır. Bir yudum su bile içecek olsanız sahura kalkmayı ihmal etmeyiniz. Çünkü sahura kalkana Allah rahmet eder, melekler de bağışlanmaları için dua ederler.”[32]

 *  *  *

Enes’in Radiyallâhu Anh rivayetine göre ise Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem sahur yemeğini yememizi özel olarak tavsiye ederek şöyle buyururlar:

“Sahur yemeği yiyin, zira sahur yemeğinde bereket vardır.”[33]

 *  *  *

Amr ibni Âs Radiyallâhu Anhın rivayet ettiği bir hadiste Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem bu farkı şöyle bildirir:

“Bizim orucumuzla Ehl-i Kitabın orucunu ayıran fark sahur yemeğidir.”[34]

Sahur ne zaman sona erer?

Talk ibni Ali Radiyallâhu Anh anlatıyor:

Resulullah Aleyhissalâtü Vesselâm buyurdular ki:

“Fecr-i kâzib size engel olmasın, fecr-i sadık karşınıza çıkıncaya kadar yiyin için.”[35]

Buhari ve Müslim’in İbni Mes’ud Radiyallâhu Anhtan rivayetlerine göre, Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem, “fecr-i sâdıkı, imsak vaktini” tarif ederken, “O, enlemesine görülen aydınlıktır, uzunlamasına görülen değildir”buyurdu.[36]

 

İftar vakti

Hz. Ömer Radiyallâhu Anh anlatıyor:

Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem buyurdular ki:

“Gece şu taraftan (doğudan) gelince, gündüz de şu taraftan (batıdan) gidince, güneş de batınca oruçlu orucunu açmıştır.”[37]

İftar ne ile açılır?

Selman ibni Âmir Radiyallâhu Anh, Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellemin şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:

“Sizden biriniz orucunu açacağı zaman hurma ile açsın. Çünkü hurmada bereket vardır. Eğer hurma bulamazsa, su ile açsın. Zira su temizleyicidir.”[38]

 *  *  *

Peygamberimizin bizzat uygulamasını da farklı bir rivayette Hz. Enes Radiyallâhu Anh şöyle anlatıyor:

“Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem (akşam vakti girince) akşam namazını kılmazdan önce birkaç tane taze hurma ile orucunu açardı. Eğer taze hurma yoksa kuru hurma ile açardı. Kuru hurma bulamazsa da bir kaç yudum su yudumlardı.”[39]

Her yerde her zaman hurma bulunmayabilir, belki su da olmayabilir. Çünkü dünyanın her tarafında oruç tutan insanlar olabileceği gibi, her ülkenin ve bölgenin de kendine göre şartları vardır. Bunun için orucu başka bir yolla açmak da sünnette yer almaktadır.

Bu konuyu da Peygamberimiz açıklıyor:

“Peygamber Sallallâhu Aleyhi Vesellem üç hurma ile veya ateş dokunmamış bir şeyle iftar etmeyi severdi.”[40]

Orucu rahat tutmanın dört yolu

Deylemî’nin Enes ibni Mâlik Radiyallâhu Anhtan rivayet ettiği bir hadiste ise Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem orucun rahat yolunu tavsiye ederek şöyle buyururlar:

“Dört şey yapan kişi orucu gayet rahat tutar: İftarı su ile açması, sahuru terk etmemesi, öğle istirahatını terk etmemesi, güzel koku kullanması.”[41]

İftarı acele etmeli

Sehl ibni Sa’d Radiyallâhu Anh anlatıyor:

Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem buyurdular ki:

“İnsanlar iftarda acele ettikleri sürece hayır üzere devam ederler.”[42]

Peygamberimizin iftar duası

Muaz ibni Zühre Radiyallâhu Anh anlatıyor:

Bana ulaştı ki, Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem iftar ettiği zaman şu duayı okurdu:

“Allahümme leke sumtü ve alâ rızkıke eftartü.”

(Ey Allah’ım, Senin rızan için oruç tuttum ve Senin rızkınla orucumu açıyorum.)[43]

 *  *  *

Mervan ibni Salim, ibni Ömer Radiyallâhu Anhümadan naklediyor:

Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem orucunu açınca şöyle derdi:

“Susuzluk gitti, damarlar ıslandı, inşaallah Teâlâ sevap kesinleşti.”

Hadisin râvisi Rezin, duanın baş kısmına “Elhamdülillah” kelimesini ilave etti.[44]

İftar vermenin sevabı

Zeyd ibni Halid el-Cüheni Radiyallâhu Anh rivayet ediyor:

Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:

“Kim bir Müslüman kardeşine iftar vakti yemek yedirirse, onun sevabı kadar da kendisine sevap yazılır. Yemek yedirdiği kimselerin sevabından da hiçbir şey eksilmez.”[45]

 *  *  *

Bir kardeşimizin iftar davetine gidip, yiyip içtikten sonra ona dua etmek de bir sünnettir.

Nitekim Abdullah ibni Zübeyr Radiyallâhu Anhın anlattığına göre, Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem, Sa’d ibni Muaz Radiyallâhu Anhın evinde iftar yapmış ve onlara şöyle dua etmişti:

“Eftara indekümü’s-sâimûne ve ekele taâmekümü’l-ebrâru ve sallet aleykümü’l-melâike. (Yanınızda hep oruçlular iftar etsin. Yemeğinizi iyi insanlar yesin. Melekler de size dua ve istiğfarda bulunsun.)”[46]

Ramazan’da iftar verene meleklerin duası

Ebu’ş-Şeyh, İbni Hıbban’ın bir rivayetinde Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:

“Ramazan ayında kim helal kazancından bir oruçluyu iftar ettirirse, Ramazan’ın bütün gecelerinde melekler ona dua eder ve Kadir Gecesinde Cebrail Aleyhisselâm onunla musafaha eder (tokalaşır). Cebrail Aleyhisselâm kiminle musafaha ederse, onun kalbi incelir ve gözlerinin yaşı çoğalır.”

Ravi der ki:

“Ya Resulallah! Oruçluyu iftar ettirecek bir şeyi yoksa ne yapacak? Bana bildir” dediğimde:

“Bir avuç yiyecek de yeterlidir” buyurdu.

Ben, “Bir lokma ekmek de bulamazsa?” deyince:

“Birazcık su ile karıştırılmış süt ikram eder” buyurdu.

Ben, “Yanında o da yoksa?” deyince:

“Bir içim su” buyurdu.[47]

 *  *  *

Ramazan ayı girince meleklerin oruç tutanlara dua ettikleri konusunda Hz. Ali Radiyallâhu Anh şu hadisi rivayet eder:

Ramazan ayı girdiğinde Yüce Allah, Arş’ın taşıyıcısı olan meleklere şu emri verir:

“Haydi kendi tesbihlerinizi bırakın artık, Muhammed ümmeti için istiğfarda bulunun!”[48]

Oruç mahşerde şefaat eder

Abdullah ibni Ömer Radiyallâhu Anhümâdan rivayetle Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle bu yurdu:

Oruç ve Kur’ân Kıyamet Günü kulun günahlarının bağışlanması için ona şefaat edeceklerdir. Oruç diyecek ki:

“Ya Rabbi, ben onu gündüzleri yiyip içmekten ve zevklerinden alıkoydum. Bunun için onun hakkındaki şefaatimi kabul buyur.”

Kur’ân da şöyle konuşacak:

“Ya Rabbi, ben onu geceleri uykusundan alıkoydum. Bunun için onun hakkındaki şefaatimi kabul buyur.”

“Bunların her ikisinin de şefaati kabul edilir. Oruçlunun günahları affedilir.”[49]

Ramazan sabır ayıdır

Abdullah ibni eş-Şıhhir Radiyallâhu Anhın rivayetine göre Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyuruyor:

“Sabır ayı olan Ramazan’ın ve her ayın üç gününün orucu kalpte bulunan bütün kötülükleri giderir.”[50]

 *  *  *

Başka bir hadis-i şerifte “Oruç sabrın yarısıdır”[51]buyurulmuştur.

Oruçlu Cehennemden uzaktır

Ebu Hüreyre Radiyallâhu Anhın rivayetine göre Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:

“Kim Allah rızası için bir gün oruç tutarsa, Allah o bir güne karşılık o insanın yüzünü Cehennemden yetmiş yıl uzak tutar.”[52]

Ramazan Cehennemden kurtuluştur

Ebu Hüreyre Radiyallâhu Anhtan, Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellemin şöyle buyurduğu rivayet edildi:

Ramazan ayının ilk gecesi olunca Allah yarattıklarına rahmet nazarıyla bakar.

Hangi kula Allah rahmet nazarıyla bakarsa, ona ebedî olarak azap etmez.

Ramazan’ın her gününde Cehenneme gitmeyi hak eden bir milyon kişiyi Allah Cehennemden kurtarır.

Ramazan’ın yirmi yedinci gecesi olunca melekler dalgalanır ve Cebbar olan Allah Teâlâ hiçbir kimsenin anlatamayacağı şekilde nuru ile tecelli eder ve ertesi gün bayram yapacak olan meleklere şöyle seslenir:

“Ey melekler topluluğu! İşini tam yapan işçinin ücreti nedir?”

Melekler:

“Ücreti tam verilir” derler.

Bunun üzerine Allah Teâlâ:

“Sizi şahit tutuyorum ki, onların hepsini bağışladım” buyurur.[53]

Oruçlu ile Cehennem arasındaki hendek

Ebu’d-Derda Radiyallâhu Anhın rivayetine göre Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:

“Kim Allah rızası için bir gün oruç tutarsa, Kıyamet Günü Cenab-ı Hak, onunla Cehennem arasında yerle gök arası genişliğinde bir hendek yaratır.”[54]

Ramazan orucu günahları temizler

Ebu Said el-Hudri Radiyallâhu Anhtan rivayetle Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:

“Kim Ramazan ayında oruç tutar, Allah’ın emirlerine uyup yasaklarından sakınarak orucun hakkını verirse, korunması gerekenlerden de korunursa önceki günahlarından arınmış olur.”[55]

Ramazan fırsatını kaçıranlar

Ebu Hüreyre Radiyallâhu Anh rivayet ediyor:

Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem bir gün minbere çıkmışlardı. Bir ara üç kere “Âmin” dediler.

Minberden indikten sonra Ashab-ı Kiram sordu:

“O anda ne ile meşguldünüz, ya Resulallah?”

Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem şu açıklamada bulundu:

“O anda Cebrail geldi, şöyle dedi:

“‘Bir kul Ramazan’a erişir de affolunmadan çıkarsa, burnu yerde sürünsün.’

“Ben de ‘Âmin’ dedim.

“Sonra tekrar dedi ki:

“‘Bir kulun yanında senin ismin söylenir de, sana salavat getirmezse, burnu yere sürünsün’ dedi.

“Ben de ‘Âmin’ dedim.

“Daha sonra da şöyle dedi:

“‘Bir kul anne-babası veya ikisinden birisi yanında bulunur da, rızalarını kazanmayıp Cennete giremezse, onun da burnu yere sürünsün’ dedi.

“Ben de ‘Âmin’ dedim.”[56]

Ramazan’da umreye gitmek

İbni Abbas Radiyallâhu Anhümâ rivayet ediyor:

Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem Veda haccına gitmek istediğinde bir kadın kocasına “Devenin üzerinde beni de Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellemle beraber hacca gönder” dedi.

Kocası, “Yanımda sana hac için vereceğim devem yok” dedi.

Kadın, “Beni falan erkek deven üzerinde hac ettir” dedi.

Kocası, “O Allah yolunda kullanılmak üzere muhafaza ediliyor” dedi ve Resûlullah Sallallâhu Aleyhi Veselleme geldi.

“Hanımım size selâm ve Allah’ın rahmetini gönderdi. O kendisini sizinle hacca göndermemi istedi. ‘Beni Resulullah ile birlikte hacca gönder’ dedi. Ben de ‘Yanımda hac yapman için vereceğim deve yok’ dedim.

“Fakat hanımım, ‘Falan deve ile hacca gönder’ dedi.

“Ben, ‘O deve Allah yolunda kullanılmak için muhafaza ediliyor’ dedim.”

Bunun üzerine Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem, “Eğer hanımını o deve üzerinde hacca gönderirsen, deve de Allah yolunda olur” buyurdu.

Adam:

“Hanımım bana, sizinle beraber yapılacak bir hacca denk olan ameli sormamı istedi.”

Resulullah, “Hanımına selâmımı, Allah’ın rahmeti ve bereketini söyle ve ona haber ver: Ramazan’da umre benimle beraber yapılacak (nafile) hacca bedeldir” buyurdu.[57]

Ramazan’da umre yapmak hacca denktir

Abdullah ibni Abbas Radiyallâhu Anhümâ rivayet ediyor:

Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem, Ensardan bir kadına şöyle buyurdu:

“Ramazan ayı geldiği zaman umreye git. Çünkü bu ayda yapılan umrenin sevabı (nafile) hacca denk gelir.”[58]

Ramazan umresinin sevabı

İbni Abbas Radiyallâhu Anhümâ rivayet ediyor. Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurdu:

“Kim Ramazan ayında Mekke’ye kavuşup orucunu tutar ve kolayına geldiği kadar gecesini ibadetle geçirirse, Allah ona Mekke dışında yüz bin Ramazan ayı orucunu tutma sevabı yazar ve Allah ona her gün ve her gece karşılığında bir köleyi hürriyetine kavuşturma sevabı verir.

“Her günün karşılığında Allah yolunda bir atın düşmana hücumunun sevabını yazar. Yine gündüz bir hasene (ecir, sevap), gece bir hasene yazar.”[59]

Oruç fitneye karşı keffarettir

Huzeyfe Radiyallâhu Anh, Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellemin şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:

“İnsanı, ailesi, malı, kendi nefsi, çocukları ve komşusu yüzünden maruz kaldığı fitneye karşı, oruç, namaz, sadaka (iyiliği tavsiye edip, kötülüklerden sakındırmak) gibi ibadetler korur, keffaret olur.”[60]

Ramazan’ın Cennet sevabı

Ebû Said el-Hudri Radiyallâhu Anhın rivayetine göre Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:

“Ramazan’ın ilk gecesi olunca, semânın kapıları açılır, Ramazan’ın son gecesi oluncaya kadar hiçbir kapısı kapanmaz.

“Ramazan ayı içerisinde bir gecede, herhangi bir kul namaz kılarsa, şüphesiz ki, Allah onun her secdesine bin beş yüz sevap yazar ve onun için Cennette kırmızı yakuttan bir köşk yapar. Bu köşkün altmış bin kapısı vardır. Her kapısında kırmızı yakutla süslenmiş altından bir köşk vardır.

“Ramazan’ın ilk orucunu tutunca, o güne kadar olan geçmiş günahları bağışlanır ve her gün sabah namazından akşama kadar yetmiş bin melek ona istiğfar ederler.”

“Ramazan ayı içerisinde gece veya gündüz yapmış olduğu her secde için ona, gölgesinde atlı bir yolcunun beş yüz sene gidebileceği büyüklükte bir ağaç verilir.”[61]

Ramazan’da mü’min-münafık ayrılır

Ebu Hüreyre Radiyallâhu Anh, Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellemin şöyle buyurduğunu rivayet etti:

“Bu ayınız sizi Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellemin yemini ile gölgeledi. Müslümanlar için bu aydan daha hayırlı hiçbir ay geçmemiştir. Münafıklar için de bu aydan daha kötü hiçbir ay geçmemiştir.

“Şüphesiz ki, Allah mü’mini bu aya girdirmeden önce sevabını ve nafilelerini yazar, münafıkın da günahını ve şekavetini yazar. Çünkü mü’min, ibadeti (iyi eda edebilmek için) bu ayda yiyecek hazırlar.

“Münafık ise bu ayda mü’minlerin gafletlerini ve ayıplarını araştırır. Bu bir fırsattır, mü’min onu değerlendirir.”[62]

Teravih namazı

Nadr ibni Şeyban Radiyallâhu Anhtan rivayetle Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuş tur:

“Allah Azze ve Celle size Ramazan’da oruç tutmayı farz kıldı, ben de teravih namazı kılmak ve Kur’ân okumak için gece uyanık kalmanızı sünnet kıldım.

“Kim inanarak, ihlâsla hareket edip sevabını yalnız Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutar, gecesinde de uyanık kalır, teravih namazı kılıp Kur’ân okursa annesinden doğduğu gün gibi günahlarından arınmış olur.”[63]

 *  *  *

 “Teravih namazını imamla birlikte sonuna kadar tamamlayan o geceyi bütünüyle ibadetle geçirmiş gibi sevap elde eder.”[64]

Peygamberimizin itikâfı

Hz. Âişe Radiyallâhu Anhâ anlatıyor:

“Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem Ramazan’ın son on gününde itikâf ederdi. Bunu vefat edince ye kadar böylece devam ettirdi.”[65]

 “Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem Ramazan ayının son on günü girince elini eteğini toplar, geceyi ihya eder ve ev halkını uyandırırdı.”[66]

“Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem Ramazan’ın son on gününde vefatına kadar îtikâfa girdi. Vefatından sonra da hanımları îtikâfa devam ettiler.”[67]

 *  *  *

İbni Mâce’nin rivayet ettiği bir hadise göre, İbni Ömer Ra diyallâhu Anhümâ der ki:

“Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem îtikâfa girmek istediği zaman, yatağı veya üzerinde yattığı somyası Mescid’in içindeki Tövbe (Ebû Lübâbe) Sütununun önünde veya arkasına konurdu.” (İbni Mâce, Sıyam: 61)

Ramazan geceleri nasıl ihya edilir?

Hz. Âişe Radiyallâhu Anhâ Validemiz anlatıyor:

“Ramazan’ın son on günü girince Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem geceleri ibadetle değerlendirirdi. Ailesini de ibadet etmeleri için uyandırırdı. İbadet için diğer zamanlardan daha fazla gayret gösterirdi.”[68]

Kadir Gecesi

Ebu Hüreyre Radiyallâhu Anh, Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellemin şöyle buyurduğunu anlatıyor:

“Kim inanarak ve karşılığını sadece Allah’tan umarak Kadir Gecesini ihya edip ibadetle geçirirse, geçmiş günahları bağışlanır.”[69]

 *  *  *

Abdullah ibni Ömer Radiyallâhu Anhümâdan gelen bir rivayette Peygamberimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem, “Kadir Gecesini aramak isteyen yirmi yedinci gecede arasın”[70] buyurmuş, böylece yirmi yedinci geceyi ibadet ve zikirle uyanık olarak geçirmemizi tavsiye etmiştir.

Yine bu geceyi, Peygamberimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellemin Hz. Âişe Radiyallâhu Anhâya öğrettiği şu dua ile kutlarsak daha faziletli olur:

“Allâhümme inneke afüvvün, kerîmün, tühibbü’l-afve, fa’  fü annî.”

(Allah’ım, Sen çok affedicisin, çok cömertsin, affetmeyi seversin. Beni de affeyle.)[71]

Fıtır sadakası (fitre)

Abdullah ibni Abbas Radiyallâhu Anhümâ rivayet ediyor:

“Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem, oruçlunun boş, çirkin ve ölçüsüz sözlerden temizlenmesi ve fakirlere bir azık olması için fıtır sadakasını emretti. Kim bunu bayram namazından önce öderse, o makbul bir sadaka olur. Kim de bayram namazından sonra verirse, o başka vakitlerde verilen sadakalardan birisi olur.”[72]

Bayram sevinci

Enes ibni Malik Radiyallâhu Anh anlatıyor:

Cahiliye devrinde yılda iki gün vardı ki, halk o günlerde eğlenirdi. Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem Medine’ye gelince şöyle buyurdu:

“Sizin de eğleneceğiniz iki gününüz var. Allah, Cahiliye devrindeki o günlerin yerine size daha hayırlısını verdi. Onlar Ramazan ve Kurban Bayramı günleridir.”[73]

 *  *  *

Enes ibni Mâlik Radiyallâhu Anhın anlattığına göre Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem, Ramazan Bayramı günü bir kaç tane hurma yemeden bayram namazına çıkmazdı.[74]

 *  *  *

Cabir ibni Abdullah Radiyallâhu Anh Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellemin bayram namazını şöyle anlatıyor:

“Bayram günü Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellemle birlikte namazda hazır bulundum. Hutbe okumadan önce, ezan okumadan ve kamet getirmeden namaza başladı. Sonra Bilal’e dayanarak ayakta iken Allah’a karşı takva üzere bulunulmasını tavsiye etti. Allah’a itaate teşvik ederek halka vaaz ve nasihatte bulundu. Sonra yürüdü, kadınların bulunduğu tarafa gelince onlara vaaz ve nasihatt etti.”[75]

 *  *  *

Bayram namazından sonra sadaka vermek de Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellemin üzerinde önemle durduğu hususlardan biridir. Bu konudaki hadis-i şerifin meali şöyledir:

İbni Abbas Radiyallâhu Anhümâ anlatıyor:

Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem, Ebu Bekir, Ömer ve Osman ile birlikte Ramazan Bayramı namazında hazır bulundum. Bunların hepsi de namazı hutbeden önce kıldırır, sonra da hutbeyi okurlardı.

Bir defasında Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellemin hutbeden sonra minberden aşağıya indiğini, cemaatin dağılmaması için eliyle “oturun” işareti yaptığını görür gibiydim.

Sonra yanında Bilâl olduğu halde, erkeklerin saflarını yara yara kadınların bulunduğu yere geldi. Resulü Ekrem:

“Ey Peygamber! İnanmış kadınlar, Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuk la rını öldürmemek, elleriyle ayakları arasında bir iftira uy du rup getirmemek, iyi işi işlemekte sana karşı gelmemek hu susunda sana biat etmeye geldikleri zaman, biatlerini kabul et ve onlar için Allah’tan mağfiret dile. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir” (Mümtehine Suresi, 12) âyetini okuduktan sonra kadınlara:

“Sizler bu biat üzere sabit misiniz?” diye sordu.

İçlerinden kim olduğu bilinmeyen bir kadın:

“Evet, ey Allah’ın Resulü” dedi.

Diğerleri cevap vermedi. Bunun üzerine Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem, “Öyle ise sadaka verin” buyurdu.

Bilâl elbisesini yayarak, “Babam, annem size feda olsun! Haydi gelin atın” dedi.

Onlar da halkalarını, yüzüklerini Bilâl’in elbisesi içine atmaya başladılar.”[76]

 *  *  *

İnceleyin:  Ehl-i Beyt’e Bakış Açımız-3

Bayram günlerinde meşru dairede oyun ve eğlenceye de müsaade edilmiştir. Bu husustaki Peygamberimizin müsaadesini Hz. Âişe Radiyallâhu Anhâ anlatıyor:

Bir def’a Mina günlerinde (yani Kurban Bayramının ilk üç günlerinden birinde) Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem yanıma girdi. Karşımda Buâs ezgilerini def çalarak okuyan iki kız vardı. Yatağına uzanıp yüzünü çevirdi.

Derken Ebu Bekir girdi: “Bu ne hal? Resulullah’ın yanında şeytan çalgıları mı?” diyerek beni azarladı.

Bunun üzerine Sallallâhu Aleyhi Vesellem ona dönüp, “Onlara ilişme” diye buyurdu.

Babamın zihni başka bir şeyle meşgul olunca kızlara işaret ettim, onlar da çıktılar.

Buhari’nin rivayetine göre Muhammed Sallallâhu Aleyhi Vesellem, “Onlara ilişme” dedikten sonra “Her kavmin bayramı vardır, bu da bizim bayramımızdır” ya da “Bu günler bayram günleridir” diye eklemiştir. [77]

 *  *  *

Asr-ı Saâdette, bugünkü folklore benzer şekilde millî geleneğe dayanan mızrak oyunları ve rakslar vardı. Bunu genellikle Habeşistanlılar oynardı. Buhârî ve Müslim gibi hadis kitaplarında bu hususta Hz. Âişe’den nakledilen bazı rivayetler vardır.

Bir bayram günü Sudanlılar kalkan ve mızrak oyunu oynayıp raks ederken Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem onları gördü, Hz. Âişe’nin bu oyunu seyretmesine izin ve rdi.

Hz. Âişe Radiyallâhu Anhâ bu durumu şöyle anlatıyor:

“Habeşliler gelerek raksetmeye başlayınca Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem beni çağırdı. Ben de gelerek başımı onun omuzuna dayadım. Habeşlilerin oyununa bakmaya baş ladım. Nihayet onlara bakmaktan ilk vazgeçen ben oldum.”

Hatta böyle bir oyunda Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem Habeşlilere, “Haydi bakalım Efrideoğulları, göreyim sizi!” buyurarak bir teşvikte de bulunmuştu.

Öyle ki, böyle bir ekibi görünce taşlamak sûretiyle onlara engel olmak isteyen Hz. Ömer Radiyallâhu Anha Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem:

“Bırak onları, yâ Ömer!” diyerek teskin etmişti.[78]

 

Oruçlu iken unutarak yiyip içmek

Ebu Hüreyre Radiyallâhu Anhın rivayet ettiğine göre Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle bu yur muştur:

“Biriniz oruçlu iken unutarak bir şey yiyip içer, sonra da hatırlarsa orucunu bozmayıp tamamlasın. Çünkü ona Allah yedirmiş ve içirmiştir.”[79]

 *  *  *

Ümmü İshak Radiyallâhu Anhâ, Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellemin huzurunda bulunuyordu. Pey gamberimiz Sallallâhu Aleyhi Veselleme bir kapta tirit getirdiler. Zülyedeyn Radiyallâhu Anh de oradaydı. Peygamberimiz, Ümmü İshak Radiyallâhu Anhâ etli bir kemik verdi.

Zülyedeyn, “Ey Ümmü İshak bundan ye!” dedi.

Ümmü İshak diyor ki:

O anda oruçlu olduğumu hatırladım. Adeta elim tutuldu. Elimi ne uzatabiliyordum, ne de çekebiliyordum. Bunun üzerine Peygamber Sallallâhu Aleyhi Vesellem “Ne oldu sana?” diye sordu.

“Oruçluydum, unuttum” dedim.

Zülyedeyn, “Doyduktan sonra mı aklına geldi?” dedi.

Bunun üzerine Resul-i Ekrem Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurdu:

“Orucunu tamamla. Bu ancak Allah’ın sana gönderdiği bir rızıktır.”[80]

Özürsüz oruç yemenin günahı

Ebu Hüreyre Radiyallâhu Anhın rivayetine göre Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuş tur:

“Hiçbir mazereti olmadan, bile bile Ramazan’da bir gün oruç bozan kimse, bir sene boyu oruç tutsa dahi (Ramazan Ayında tutulan orucun) yerini tutamaz.”[81]

Ramazan orucunu tutmamanın cezası

Ebu Ümame el-Bahili Radiyallâhu Anh şöyle rivayet etmiştir:

Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellemin şöyle buyurduğunu işittim:

Ben uyuyorken, iki adam gelip iki koltuğumdan tutarak çıkması zor bir dağa götürdüler ve:

“Buraya çık” dediler.

Ben de:

“Çıkamam” deyince:

“Biz onu sana kolaylaştırırız” dediler.

Bunun üzerine dağa çıkmaya başladım. Ortasına gelince âniden kuvvetli sesler duyuldu.

Ben, “Bu sesler nedir?” deyince:

“Cehennem halkının feryadı” dediler.

Tekrar gitmeye başladık. Bir de gördük ki avurtları yarılmış, bu yarıklardan kanlar akan, ayakları bağlanmış bir topluluk!

Ben, “Bunlar kim?” dedim.

“Oruçlarını vaktinden önce yiyenler (oruç tutmayanlar)” dediler.[82]

Yolcunun Ramazan orucu

Hz. Âişe Radiyallâhu Anhâ anlatıyor:

Hamza ibni Amr el-Eslemi Radiyallâhu Anh, Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellemden yolculuk sırasında tutulan orucu sordu. Kendisi çok oruç tutan birisiydi.

Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle cevap verdiler:

“Dilersen tut, dilersen tutma.”[83]

 *  *  *

Hz. Enes Radiyallâhu Anh anlatıyor:

Biz Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem ile beraber (seferde, yolculukta) idik. Bir kısmımız oruçlu, bir kısmımız oruçsuz idi. Ne oruçlu oruçsuzu ayıplıyor, ne de oruçsuz oruçluyu kınıyordu. [84]

 *  *  *

Ebu Said el-Hudri Radiyallâhu Anh anlatıyor:

Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellemle beraber Ramazan ayında yolculuğa çıkardık. Ne oruç tutan tutmayanı, ne de tutmayan tutanı ayıplardı.[85]

 *  *  *

Amr ibni Ümeyye ed-Damri Radiyallâhu Anh anlatıyor:

Bir sefer dönüşü Resulullah Sallallâhu Aleyhi Veselleme uğradım. Bana:

“Ey Ebu Umeyye, sabah yemeğini bekle (beraber yiyelim)” buyurdular.

Ben, “Oruçluyum” dedim.

“Öyleyse gel yaklaş, sana yolcudan haber vereyim de dinle!” dedi ve devamla:

“Allah Teâla Hazretleri yolcudan orucu ve (dört rekatlı farz) namazın yarısını kaldırdı” buyurdu.[86]

 *  *  *

Muhammed ibni Ka’b anlatıyor:

Ramazan’da Enes ibni Malik Radiyallâhu Anhın yanına geldim. Sefer hazırlığı yapıyordu. Devesi hazırlandı, yolculuk elbisesini giydi. Yemek getirtip yedi. Ben kendisine:

“(Yola çıkarken orucu bozmak) sünnet midir?” diye sordum.

“Evet!” dedi ve bineğine atlayıp yola çıktı.[87]

 *  *  *

Seleme ibni Muhabbak Radiyallâhu Anh anlatıyor:

Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem buyurdular ki:

“Kim sefer sırasında Ramazan’a erer ve yanında kendisini karnını doyuracak yere kadar götürecek bir bineği varsa, nerede olursa olsun orucunu tutsun(yani orucunu tutmayı tercih etsin).”[88]

Ramazan’da iftar yapmadan oruç tutmak

Enes Radiyallâhu Anh anlatıyor:

Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem Ramazan ayının sonunda oruçları vasletti (yani hiç iftar yapmadan birkaç gün art arda devam ettirdi).

Onunla birlikte halk da vasletti. Durum, ResululIah Sal lal l âhu Aleyhi Veselleme ulaşınca:

“Eğer Ramazan ayı bizim için uzatılsaydı, biz onu öyle bir vaslederdik ki, derine dalanlar (aşırılar) bundan (aşırılıklarından) vazgeçmek zorunda kalırlardı.

“Ben sizin gibi değilim. Ben gölgelenirim. Rabbim bana hem yedirir, hem de içirir(siz her gün hem sahur hem de iftar yapın).”[89]

Hilâli görerek oruç tutmak ve bayram yapmak

İbni Ömer Radiyallâhu Anhümâ anlatıyor:

Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem Ramazan’dan söz ederek buyurdular ki:

“Hilâli görünceye kadar oruç tutmayın, yine (müteakip) hilâli görünceye kadar da yemeyin. Bulut araya girerse ayı takdir edin.”[90]

 *  *  *

Hz. Âişe Radiyallâhu Anhâ anlatıyor:

Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem Şaban ayının günlerini hesapladığı kadar başka bir ayın günlerini hesaplamazdı. Sonra Ramazan hilâlini görünce oruca başlardı. Eğer bulut araya girer (hilâli göremez) ise (Şaban’ı) otuz gün olarak hesaplar, sonra Ramazan orucuna başlardı.[91]

 *  *  *

İbni Abbas Radiyallâhu Anhümâ anlatıyor:

Bir bedevi Resulullah Sallallâhu Aleyhi Veselleme gelerek:

“Ben hilâli (Ramazan hilâlini) gördüm!” dedi. Sallallâhu Aleyhi Vesellem:

“Allah’tan başka ilâh olmadığına şehadet getirir misin?” dedi.

Adam buna da, “Evet!” diye cevap verince, Efendimiz Sal lallâhu Aleyhi Vesellem:

“Ey Bilal! dedi, halka yarın oruç tutmalarını ilan et!”[92]

 *  *  *

Ebu Hüreyre Radiyallâhu Anh anlatıyor:

Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem buyurdular ki:

“(Muteber) oruç, (hep beraber) tuttuğunuz gündekidir. (Muteber) iftar, hep beraber ettiğiniz gündekidir. (Muteber) kurban hep beraber kurban kestiğiniz gündekidir.”[93]

 *  *  *

Müslim ve Nesai’den gelen bir rivayette, Peygamber Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem:

“Biz ümmi bir milletiz; ne yazı, ne de hesap biliriz. Ay, şöyle şöyledir” dedi.

“Yani bir defasında yirmi dokuz, bir defasında otuz gösterdi” denmiştir.[94]

 Oruçlu iken misvak kullanmak

Âmir ibni Rebia Radiyallâhu Anh anlatıyor:

“Ben Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellemi, oruçlu iken misvak kullandığını sayamayacağım kadar çok gördüm.”[95]

İbni Ömer Radiyallâhu Anhümâ şöyle demiştir:

“Oruçlu, günün başında ve sonunda misvak kullanır.”[96]

Kusmak orucu bozar mı?

Ebu Hüreyre Radiyallâhu Anh anlatıyor:

Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem buyurdular ki:

“Kim kendiliğinden kusacak olursa, üzerine kaza gerekmez. Kim de isteyerek kusarsa orucunu kaza etsin.”[97]

Kan aldırmak orucu bozar mı?

Ebu Said Radiyallâhu Anh anlatıyor:

Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem buyurdular ki:

“Üç şey vardır ki orucu bozmaz: Hacamat olmak (kan aldırmak), (istemeyerek) kusmak, ihtilam olmak.”[98]

Sürme çekmek orucu bozar mı?

Enes Radiyallâhu Anh anlatıyor:

Bir adam gelerek:

“Ey Allah’ın Resulü, gözüm ağrıyor, oruçlu olduğum hal de sürme çekiyorum (bu, orucumu bozar mı?)” diye sordu.

Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem: “Hayır (bozmaz)” dedi.[99]

Hanımını öpmek orucu bozar mı?

Âişe Radiyallâhu Anhâ anlatıyor:

“Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem oruçlu olduğu halde hanımlarından birini öperdi” (Hz. Âişe bunu söyleyip sonra güldü.)

Bir başka rivayette şöyle der:

“Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem oruçlu iken mübaşerette bulunurdu(eşine dokunur ve öperdi). O, nefsine hepinizden çok hâkimdi.”[100]

 *  *  *

Ebu Hüreyre Radiyallâhu Anh anlatıyor:

Bir adam, Resulullah Sallallâhu Aleyhi Veselleme oruçlunun hanımıyla mübaşeretinden sordu.

Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem müsaade etti.

Arkadan bir başkası geldi, o da aynı şeyi sordu. Buna mübâşereti yasakladı.

Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellemin müsaade ettiği kimse yaşlı birisiydi, yasakladığı kimse de gençti.[101]

 *  *  *

Câbir Radiyallâhu Anh anlatıyor:

Ömer ibni Hattâb Radiyallâhu Anh (bir gün telâşla gelerek):

“Ey Allah’ın Resulü! Bugün ben büyük bir hatada bulundum, oruçlu iken (hanımımı) öptüm!” dedi.

Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem de şöyle cevapladı:

“Sen oruçlu iken mazmaza yapmaz mısın (abdest alırken ağzına su vermez misin? Bu orucunu bozar mı?)”

(Ravilerden İsa ibni Hammâd rivayetinde) der ki:

Dedim ki: “Bunda bir sakınca yoktur.”

Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem buyurdular ki:

“Öyleyse niye (öpmekle telaşa düşüyorsun?)”[102]

 

Hamile ve süt emziren kadının orucu

Enes ibni Mâlik Radiyallâhu Anh rivayet ediyor:

Resu lul lah Sallallâhu Aleyhi Vesellem buyuruyorlar ki:

“Şüphesiz ki Allah (Azze ve Celle) yolculuk halinde bulunan kimseden orucu ve (dört rekatlı farz) namazın yarısını kaldırmıştır. Hamileden ve süt emziren kadından da orucu kaldırmıştır.”[103]

Cünüp olunca oruca devam etmek

Ebu Bekr ibni Abdirrahman Radiyallâhu Anhın anlattığına göre, babası Mervan’a, Hz. Âişe ve Ümmü Seleme Radı yal lahu Anhümânın kendisine şunu haber verdiklerini söyle miş tir:

“Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem Ramazan ayında, rüya sebebiyle olmaksızın cünüp olarak fecir (sabah namazı) vaktine ulaştığı olurdu da, kalkıp yıkanır ve orucunu tutardı.”[104]

Keffaret orucu

Hz. Ebu Hüreyre Radıyallahu Anh anlatıyor:

Resulullah Sallallâhu Aleyhi Veselleme bir adam geldi ve:

“Ey Allah’ın Resulü, helâk oldum” dedi.

Aleyhissalâtü Vesselâm, “Seni helâk eden şey nedir?” diye sorunca:

“Oruçlu iken hanımıma temas ettim(cinsel ilişkiye girdim)” dedi. Bunun üzerine Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem ile aralarında şu konuşma geçti:

“Azad edecek bir köle bulabilir misin?”

“Hayır!”

“Üst üste iki ay oruç tutabilir misin?”

“Hayır!”

“Altmış fakiri doyurabilir misin?”

“Hayır!”

“Öyleyse otur!”

Biz bu minval üzere beklerken, Resulullah Sallallâhu Aleyhi Veselleme içerisinde hurma bulunan bir büyük sepet getirildi.

“Soru sahibi nerede?” diyerek adamı aradı.

Adam, “Benim! Buradayım!” deyince, Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem:

“Su sepeti al, sadaka olarak ver” dedi.

Adam, “Benden fakirine mi? Allah’a yemin ediyorum, Medine’nin şu iki kayalığı arasında benden daha fakiri yoktur” cevabını verdi.

Bunun üzerine Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem gül düler ve:

“Öyleyse bunu ailene yedir!” buyurdular.[105]


______________________________________________

[1]et-Tergib ve’t-Terhib, 2:94-95
[2]et-Tergib ve’t-Terhib, 2:99
[3]Buhari, Savm: 5; Bed’ü’l-Halk: 11; Müslim, Sıyâm: 2; Nesâi, Sıyam: 5
[4]Tirmizî, İman: 8
[5]Nesâi, Savm: 167
[6]et-Tergîb ve’t-Terhîb, 2:442
[7]İbni Mâce, Sıyam: 1
[8]Nesâi, Sıyam: 43
[9]Kenzü’l-Ummal, 3:329
[10]Buhari, Savm: 4, Bed’ü’l-Halk: 9; Müslim, Sıyâm: 166; Tirmizî, Savm: 55
[11]Sahih-i Buhari Muhtasarı Tec rîd-i Sarih Tercemesi, Hadis no: 895.
[12]et-Tergîb ve’t-Terhîb, 2:439
[13]İbni Mâce, Sıyam: 44
[14]et-Tergib ve’t-Terhib, 2:83
[15]Kenzü’l-Ummâl, 8:447
[16]Neseî, Sıyam: 43
[17]Beyhakî, 4:305
[18]Kenzü’l-Ummâl, 8:464
[19]Beyhakî, 4:305
[20]Kenzü’l-Ummal, 3:328
[21]Kenzü’l-Ummâl, 8:464
[22]Kenzü’l-Ummâl, 8:482
[23]Kenzü’l-Ummâl, 8:482
[24]Kenzü’l-Ummâl, 8:447
[25]İbni Mâce, Sıyam: 21
[26]İbni Mâce, Sıyam: 21
[27]İbni Mâce, Sıyam: 21
[28]et-Tergib ve’t-Terhib, 2:92
[29]Kenzü’l-Ummal, 3:328
[30]Kenzü’l-Ummal, 3:327
[31]et-Tergib ve’t-Terhib, 2:102
[32]Müsned, 3:44
[33]Buhari, Savm: 20, Müslim, Sıyâm: 45; Tirmizî, Savm: 17; Nesâi, Savm: 18.
[34]Müslim, Sıyâm: 46; Ebu Dâvud, Savm: 15; Tirmizî, Savm: 17; Nesâi, Savm: 27
[35]Ebu Dâvud, Savm: 17; Tirmizî, Savm: 15
[36]Buhari, Ezân: 13, Talâk: 24, Haberu’l-Vâhid: 1; Müslim, Sıyâm: 40
[37]Buhari, Savm: 43; Müslim, Sıyâm: 51; Ebu Dâvud, Savm: 19; Tir mi zî, Savm: 12
[38]İbni Mâce, Sıyam: 24; Ebû Dâvud, Savm: 21
[39]Ebû Dâvud, Savm: 22, (2556); Tirmizî, Savm: 10
[40]et-Tergîb ve’t-Terhîb 2:142
[41]Râmûzu’l-Ehâdîs, Hadis no: 957
[42]Buhari, Savm: 45; Müslim, Sıyam: 48; Muvatta, Sıyâm: 6; Tirmizî, Savm: 13.
[43]Ebû Dâvud, Savm: 22
[44]Ebu Dâvud, Savm: 22
[45]Tirmizî, Savm: 82; İbni Mâce, Sıyam: 40
[46]Müsned, 3:138
[47]et-Tergîb ve’t-Terhîb, 2:431
[48]Râmuzu’l-Ehâdîs, Hadis no: 584
[49]et-Tergib ve’t-Terhib, 2:84
[50]Müsned, 5:363
[51]Ken zü’l-Ummâl, 8:444
[52]Nesâi, Sıyam: 44
[53]et-Tergîb ve’t-Terhîb, 2:434
[54]Tirmizî, Cihâd: 3; et-Tergib ve’t-Terhib, 2:86
[55]Beyhaki, 4:304
[56]Beyhaki, 4:304; et-Tergîb ve’t-Terhîb, 2:426.
[57]Ebû Dâvûd, Menasik: 80; Müslim, Hacc: 221
[58]Nesâi, Sıyam: 6
[59]İbni Mâce, Menasik: 106.
[60]Buhari, Savm: 3; Müslim, Fiten: 26
[61]et-Tergîb ve’t-Terhîb 2:429
[62]et-Tergîb ve’t-Terhîb, 2:432
[63]Nesâi, Sıyam: 40; Müsned, 1:195
[64]Tirmizi, İbni Mâce, İbni Huzeyme
[65]Buhari, İtikâf: 1; Müslim, İti kâf: 2
[66]Buhari, Kadr: 5
[67]Buhari, Îtikâf: 1
[68]Müslim, Îtikâf: 7
[69]Buhari, İman: 35; Tirmizî, Savm: 1
[70]Müsned, 2:27
[71]Tirmizî, Daavât: 84
[72]İbni Mâce, Zekât: 21
[73]Nesâi, İy  deyn: 1
[74]Bu ha ri, İydeyn: 4
[75]Müs lim, Salâtü’l-İydeyn: 4
[76]Müslim, Salâtü’l-İydeyn: 1
[77]Müslim, İydeyn: 16-22, Buhârî, İydeyn: 25
[78]Müslim, Îydeyn: 18-22
[79]Darimi, Savm: 23; Müslim, Sıyam: 171
[80]Kütüb-i Sitte Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, 9:457
[81]İbni Mâce, Sıyam: 14
[82]et-Tergîb ve’t-Terhîb, 2:453.
[83]Buhari, Savm: 33; Müslim, Sıyâm: 103; Muvatta, Siyâm: 24; Tirmizî, Savm: 19; Ebu Dâvud, Savm: 42
[84]Buhari, Savm: 37; Müslim, Sıyâm: 98; Muvatta: 23; Ebu Dâvud, Savm: 42
[85]Müslim, Sıyam: 95; Nesâi, Sıyam: 59
[86]Nesâi, Savm: 50
[87]Tirmizî, Savm: 76
[88]Ebû Dâvud, Savm: 44
[89]Kütüb-i Sitte Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, 9:500
[90]Buhari, Savm: 11; Müslim, Sıyâm: 9; Muvatta, Sıyâm: 1; Ebu Dâvud, Savm: 4); Nesâi, Savm : 10, 11
[91]Ebu Dâvud, Savm: 6
[92]Ebû Dâvud, Sıyam: 14; Tirmizî, Savm: 7; Nesai, Savm: 8; İbni Mâce, Sıyam: 6
[93]Tirmizî, Savm 11; Ebu Dâvud, Savm 5
[94]Buhari, Savm: 13; Müslim, Savm: 13-15; Ebû Dâvud, Savm: 4; Nesai, Savm: 17
[95]Bu ha ri, Savm: 27; Ebu Dâvud, Savm: 26; Tirmizî, Savm: 29
[96]Bu hari, Savm 25
[97]Ebu Dâ vud, Savm: 32; Tirmizî, Savm: 25; İbni Mâce, Savm: 16
[98]Tirmizî, Savm 24
[99]Tirmizî, Savm: 30
[100]Buhari, Savm: 24, 23; Müslim, Sıyâm: 62-65; Muvatta, Sıyâm: 14; Ebu Dâvud, Savm: 33; Tirmizî, Savm: 31
[101]Ebu Dâvud, Savm: 35
[102]Ebu Dâvud, Savm: 33
[103]Ebu Davud, Savm: 44, Tirmizi, Savm: 21; İbni Mâce Sıyam: 12
[104]Buhari, Savm: 22, 25; Müslim, Sıyâm: 76; Muvatta, Sıyâm: 12; Ebu Dâvud, Savm: 36; Tirmizî, Savm: 63; Nesâi, Tahâret: 123
[105]Buhari, Savm: 29, 31; Müslim, Sıyâm: 81; Muvatta, Sıyâm: 28; Ebû Dâvud, Savm: 37; Tirmizî, Savm: 28

Yazar:

Muhammed Ali

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir