İslamoğlu ve bilerek terkedilen namazın kazası hususundaki çelişkileri

bosresim-1 İslamoğlu ve bilerek terkedilen namazın kazası hususundaki çelişkileriSoru: Hocam araya kendi küçük anlamı büyük bir sorum var. Bile bile ve şartları müsaitken bırakılan “namazın” kazası olur mu? İnsanlar sonra kılarım diye namazı terk ediyor (rahmetli babam gibi). Kılınması için sunulan kolaylıklar ve hassasiyetler bana “bile bile bırakıldığı zaman kazası olamaz” izlenimi uyandırıyor. Sizin görüşünüz bizim için çok önemli.Sonsuz hürmetlerimi sunarım.

Cevap: Evet, İmam İbn Teymiyye, hocası İbnu’l-Cevzi, büyük talebesi ibn Kayyım el-Cevziyye “Bile bile terk edilen namazın kazası olmaz” demişler. Buna da Peygamberimizin hayatında böyle bir örnek yok. Onun yaptığı kazalar ya Hendek gününde olduğu gibi cihadın namazın önüne geçip efraz olduğu için kılamadı namazların kazası; ya da iki kez gerçekleştiği gibi uyuya kalındığı için geçirilen sabah namazının kazası…

İmdi:

1. Efendimiz el-İslam yecibbu ma kableha (İslam kendisinden öncesini siler, süpürür, temizler) buyurur. Eğer bir insan kendini namaz kılmadığı yıllarında mümin ve müslüman olarak görmüyorsa, ona kaza gerekmez. Bu hadis gereği.
2. Ama müslüman olarak görüyor ve namaz kılmamışsa gerekir. Günümüzde sokaktaki müslümanın namazı “kasten” değil “ihmallikten” terk ettiği kanaatindeyim. Bu “bile bile”nin ölçüleri nedir, ihmallikle kastı ayıran sınır nedir, ihmallikle kasıt bir tutulur mu? bu soruların cevapları yok. Benim görüşüm ihmallikle terk edilen namaz kaza edilmelidir. Kesinlikle.

 

Tenkit:
1. a-Öncelikle islamoğlu’nun kullandığı “Benim görüşüm ihmallikle terk edilen namaz kaza edilmelidir. Kesinlikle.” cümlesinden başlayayım..İbadetlerle ilgili konularda pek çok yerde Sünneti “Yahudileşme temayülü” etiketiyle by-pass edip Kuran’a atıf yapmasıyla tanıdığımız İslamoğlu ne hikmetse burada Kuran’ı referans gösterememiş..Ama durun!.Konu Kuran’da geçmiyor mu yoksa? Kuran’da olmayan ve hadisin zahirinde bulunmayan bir husus için görüşünü hangi Şeri kaynak veya delile dayandırmış? Acaba Peygamberin Sünnetine bile Şeri delil kıymetiyle bakamayan İslamoğlu kendi ilhamlarını, -pardon görüşünü- Kuran’ın yanında Şeri delil mi ilan ediyor?..İslamoğlu’na göre şeri deliller iki midir yoksa?:
1. Kuran
2. “Benim Görüşüm”

İnceleyin:  M.İslamoğlu ile Yalan Rüzgarı

b-Sistem şöyle işliyor: Yenilikçilik adına sahih hadisleri inkar eden İslamoğlu burada dengeleme yapıyor olmalı..Her bir şeyde muhalif görüş beyan etse “kendini ehl-i sünnet zanneden” avam tabaka içinde tutunacak bir mecra bulmaz..

c-İbadetin alanına giren ve aklın-kıyasın işlemediği, taabbudiliğin hükmettiği bir sahada içtihat yapıyorsan bunun bencesini-sencesini, aklıma-karnıma sordumcasını değil Şeri delilini getirmek zorundasın..Hangi Şeri kaynaktan konuşuyorsun? Kitap, Sünnet, İcma mı veya Kıyas mı? (Son 3 ünü İslamoğlu -mutlak manada- kabul etmese de) ? ..İslamoğlu’nun şeri emirlerde ve yasaklarda tek kaynağı Kuran olarak gördüğünü biliyoruz..Bu konuda Kurandan ne bulabilmişse onu aktarması gerekirdi..Bundan ötesi kendisiyle çelişmesi demektir.

d- ‘Tek kaynağımız Kuran’ görüşünü savunduğunuza göre ‘fetvanızın’ yerini Kuran’dan göstermek zorundasınız..İşimize gelmediği zaman hadisleri Kuran’a arz metoduyla inkar edip keyfimiz istediğinde Kuran’da olmayan bir şey için kendi görüşümüze “kesinlik” atfetmek çelişkinin babasıdır..Namaz gibi bir konuda Kuran ve Sünnete dayanmıyorsa senin görüşünü kim ne etsin? Ne bağlayıcılığı var?..Eğer Kuran ve Sünnetten istidlal ediyorsa nassı söyleyip fetvayı öyle vermesi gerekirdi..

 

2. İslamoğlu : “Hz. Peygamber şari değil müteşerridir. Haram koymaz” (2)Yani Sünnet vahiy değildir..Tek vahiy varsa o da Kuran’dır(?)..Kuran’ın haricinde sünnetin otoritesinden ve bağlayıcılığından bahsetmek mümkün değildir.(?)

a- Hz. Peygamberin bile Şari olamadığı yerde -kusura bakma ama- senin görüşünün sinek vızıltısı kadar bir ehemmiyeti olmamalı..

b- Meseleye Mustafa İslamoğlu’nun mukallitleri açısından bakarsak; İslamoğlu güya mukallitlerini tek ve asıl kaynak Kuran’a yönlendiriyor ve ‘Kuran İslamı’nı tervic ediyor..Bunu yaparken de hadisleri ve Sünnet-i Seniyyeyi Fazlurrahman’dan kotardığı yaklaşımla ekarte ediyor (3)..Çok güzel!..Çok güzel de şimdi nereden çıktı bu “senin görüşün”..Hem de namaz konusunda senin görüşün!..Şari misiniz? Gerçi Fazlurrahman’ın sünnet görüşü “benim görüşüm”lere açık bir anlayış..İslamoğlu mukallitleri, neyi taklit/takip ettiklerini bilseydi bari..

İnceleyin:  Tevâtürle Sabit Hükümleri İnkar Etmek

 

3. İslamoğlu :“Eğer sünnete müracaat edecekse orada da şu sözü karşısına çıkar: İçtihadın usul açısından değerlendirilmesi: Bu ictihad bizzat Hanefi ve maliki usullerine göre problemlidir. Zira bu mezheplerde kefaret ve hudud alanlarında kıyasla hükmü genişletmek caiz değildir. Ama burada hüküm kıyasla genişletilmiş, cinsel münasebetle ilgili bir yasağa kasten yeme içme de dahil edilmiştir.”(4)

Namaz gibi çok önemli bir ibadet konusunda Kur’an’da “Hayızlı iken namaza yaklaşmayın” diye bir ayet ve sünnette merfu olarak “Hayızlı kadın namaz kılmasın, namaza yaklaşmasın” gibi bir hadisin bulunmuyor oluşu çok çok manidardır. (5) cümlelerini hatırlatarak Bayındır Hoca’nın İslamoğlu’na çelişki izafe etme hakkı doğar.

Aynı şekilde Edip Yüksel veya başka bir mealci İslamoğlu’na yine İslamoğlu’nun “Nebi vahiyden bağımsız bir tavır geliştiremez: Son Saat, Zulkarneyn gibi sadece uhrevi soruları değil, hayız, ganimet, ayın evreleri ve dağlar gibi dünyevi soruları da vahiy cevaplamaktadır. Adeta vahiy Nebi’nin önüne geçmekte, Nebi’nin vahyin önüne geçmesi engellenmektedir. Hz. Peygamber’in vahiy inmeden hattuhareket tayin ettiği için kınanmıştır. Bunun örnekleri arasında; Abese 2-3, Âl-i İmran 128, Bakara 272, Tevbe 43, En’âm 65, Enfal 67, Nisa 105, Ahzab 1, En’âm 116, İsra 73-75, Nahl 126, Tevbe 80, 84, 113 gibi birçok ayet yer alır.” veya “Hz. Peygamber kendisi hüküm vermez, hükmü vahye bırakır: Nisa 7, Nisa 95, Nisa 176, Bakara 218, Bakara 223, Bakara 229, Bakara 256, Hûd 114 ve daha birçok ayetin nüzul sebebi bu hakikati ortaya koyar.”(6) cümleleriyle itiraz etse İslamoğlu’nun verecek cevabı yoktur..İslamoğlu’nun yolu yüksek dozda çelişki/tenakuz ve had safhada duruma göre yön değiştirme içeriyor..
***
(1) http://www.mustafaislamoglu.com/HD193_bilerek-terkedilen-namazin-kazasi.html
(2) http://www.mustafaislamoglu.com/yazar_2129_24_sunnet-tasavvurumuz.html
(3) http://ahmednazif.blogspot.com.tr/2015/03/fazlurrahmann-yasayan-sunnet-kuram-2-en.html
(4) http://www.mustafaislamoglu.com/HD308_oruc-keffareti.html
(5) http://www.mustafaislamoglu.com/HD472_adetlinin-orucu.html
(6) http://www.mustafaislamoglu.com/yazar_2129_24_sunnet-tasavvurumuz.html

 

http://ahmednazif.blogspot.com.tr/2015/04/islamoglu-ve-bilerek-terkedilen-namazn.html

Muhammed Ali

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir