Hareketin Nazariyesi

Hakikatte nazariyesi olmayan tek bir hareket şekli olamaz.Hareketin nazariyesi demek,hareketten evvel yaptığım taslak, gayeye giderken tuttuğum yolun doğruluğu,selameti ve bu uğurda sarfedeceğim enerjiyi elinde tutan karardır, hareketimin evrensel nizâm içinde alacağı yeri belli etmektir. Hülâsa hareketimin tarih ve insanlığın mukadderatı ile ilgisini tasarlamaktır. Hareketlerimle dünyanın gidişi ve başkalarının hareketleri arasında böyle sistem yapmak, bütünün düşünülmesidır. Bütünü düşünmek, insanı hür ve iradeli şahsiyet yapar. Bu sahtekârlar ise düşüncelerin, eşya arasında cüzi münasebetler kurmak suretiyle hayati ve içtimai istifadeyi sağlamaya yarayan uysal bir âlet olmasını isterler. Bunlar, hiçbir fikrin doğruluğuna inanmazlar.

Her büyük fikri karartmasını bilirler. Bunlar, fikir hayatını küçük düşürmesini bilen burjuvalardır. Akıl yerine kullandıkları vasıtaların küçüklüğüne, adiliğine bakmayarak eşyanın ve hayat olaylarının, ilmin ve kâinat nizâmının hep ehemmiyetsiz, değersiz, küçük şeyler olduğunu telkin etmek isterler. İnsanlığın tarihi ve mâzisi, bunların gözünde uzun bir karanlıktır. En büyük hakikat, bunlarca hiçbir hakikat olmadığını bilmektir. Hiçbir fikrin doğru ve inanmaya değerli olmadığını isbata çalışan bu adamlar, aynı zamanda, her fikrin aksinin de kendisi kadar doğru olabileceğini iddia ederler, ki, her fikri çürütmek için en kuvvetli vasıtadır. Böylece bir fikrin doğruluğu iddiası, en kestirme bir usulle ortadan kaldırılmış olur ve hakikat maskeli şeytanın ayaklan altında gizlice ezilir, yok etli lir, izafiyecilik (relativisme), hakikatin en müthiş düşmanıdır. Hakikat inkârla bir defa öldürülür; fakat izafiyeciliğin elinde her gün ölmektedir. Çünkü izafıyecilik, “her fikirin doğruluğu başka bir ölçüte göredir” diyor. Böylece kâinattaki bütün fikirler, birbiri-ne tutunarak durabilen cansızları andırıyor ve kâinat, istifademiz için karşımızda duran, fakat kendiliğinden bir kıymet taşımayan büyük bir manken oluyor.

Kaynak:

Nurettin Topçu-Yarınki Türkiye

İnceleyin:  Ahlâklılığın ilk şartı

 

Muhammed Ali

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir