Günahtan Kaçınmanın Mükâfatı

imam-kurtubi-tefsiri-2 Günahtan Kaçınmanın Mükâfatı

Yüce Allah’ın: “Ve sizi şerefli bir mekâna koyarız” buyruğunda “mekân” anlamına gelen kelimesini Ebû Amr ve Kulelilerin çoğunluğu “mim” harfini ötreli olarak; diye okumuşlardır. Bunun mastar olma ihtimali vardır. Sizleri şerefli bir girdirişle girdiririz demek olur. Meful de mahzuf olur. Sizleri cennete şerefli bir girdirişle girdiririz, anlamına gelir. Bu kelimenin me­kân ismi olması da muhtemeldir. O takdirde bu kelime mefül olur. (Meal­de de böyle yapılmıştır).

Medinelîler İse, bu kelimeyi ” harfini üstün olarak okumuşlardır. Bu durumda bunun, mastar olup, takdirî bir fiil ile nasb edilmiş olması da ca­izdir. Takdirî de şöyledir: Biz sizi girdiririz, siz de şerefli bir girişle girersi­niz. Bu takdire ifade delâlet etmektedir. Bu kelimenin ismi mekân olması da mümkündür. O takdirde mefulün bilî olduğu için mansubtur. Yani, biz siz­leri şerefli bir yere girdiririz, o da cennettir.

Ebû Said b. el-Ârabî der ki: Ben, Ebû Dâvûd es-Sicistanî’yi şöyle derken dinledim : Ebû Abdullah Ahmed b. Hanbel’i şöyle derken dinledim: Bütün müslümanlar cennette olacaktır. Ona: Nasıl diye sordu, dedi ki: Aziz ve ce-lil olan Allah: “Size yasaklanan büyük günahlardan kaçınırsanız, (diğer) günahlarınızı mağfiret ederiz ve sizi şerefli bir metana koyarız” diye buyurmaktadır. Bu “şerefli mekândan kasıt, cennettir.

Peygamber (sav) de şöyle buyurmuştur: “Ben şefaatimi, ümmetimden büyük günah sahibi olan kimselere sakladım.” Aziz ve celil olan Allah, bü­yük günahların dışında olanları mağfiret ettiğine göre, Peygamber (sav) de büyük günahkârlara şefaatçi olacağına göre, geriye müslümanların üzerin­de hangi günah kalır ki?

İlim adamlarımız derler ki: Ehli sünnete göre büyük günahlar, önceden de geçtiği üzere -ölümden önce- o günahları işlemekten vazgeçenlere mağfiret olunur. Müslüman olup da o günahları işlemeye devam edenlere de, bu gü­nahlar mağfiret olunabilir.

İnceleyin:  Hastalara Fatiha Suresi Okumak Şifadır

Nitekim, yüce Allah; “Bunun dışında kalanı da dilediğine bağışlar” di­ye buyurmaktadır. Bundan maksat ise, o günahları işlemeye devam ederken ölen kimselerdir. Şayet maksat ölümden önce tevbe edenler olsaydı, şirk ile diğer günahlar arasında ayırım gözetmenin bir anlamı olmazdı. Çünkü şirk­ten dahi (ölümden önce) tevbe eden kimse mağfiret olunur.

İbn Mesud’dan şöyle dediği rivayet edilmektedir: Nisa Sûresl’nde beş âyei-1 kerime vardır ki onlar, benim için bütün dünyadan daha sevimli (ve değerli)’dir. Bunlar da yüce Allah’ın: “Size yasaklanan büyük günahlardan kaçınırsanız” buyruğu; “Şüphesiz Allah kendisine şirk koşulmasını mağ­firet etmez” (en-Nisâ, 4/48) buyruğu; “Kim bir kötülük yapar yahut nefsine zulmeder de…” (en-Nisâ, 4/110) buyruğu; “Şayet (yapılan) bir iyilik olursa onu kat kat artırır” (en-Nisâ, 4/40) buyruğu ile: “Allah’a ve peygamberleri­ne iman edip…” (en-Nisâ, 4/152) buyruğudur.

îbn Abbas da der ki: Nisa Sûresi’nde sekiz âyet-i kerime var. Bunlar, bu üm-mel için güneşin üzerine doğup battığı herşeyden daha hayırlıdır: “Allah si­ze açıkça bildirmek…ister” (en-Nisâ, 4/26); “Allak tevbelerinizi kabul etmek ister” (en-Nisâ, 4/27); “Allah sizden, hafifletmek ister” (en-Nisâ, 4/28); “Si­ze yasaklanan büyük günahlardan kaçınırsanız (diğer) günahlarınızı mağfiret ederiz”; “Şüphesiz AHah, kendisine şirk koşulmasını mağfiret etmez…” (.en-Nisâ, 4/48); “Allah şüphesiz zerre ağırlığı kadar dahi zul­metmez” (en-Nisâr 4/40); “Kim bir kötülük yapar yahut nefsine zulmeder de sonra Allah’tan mağfiret dilerse…” (en-Nisâ, 4/110); “Eğer şükredip iman ederseniz, Allah size azabı neylesin?” (en-Nisâ, 4/147) [443]

İmam Kurtubi-El Camiul Ahkamul Kur’an,cilt:5

Buruc Yayınları

Muhammed Ali

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir